| Özen isteyen yemekler pişirmeyi seviyorum. Keşke evde de pişirebilsem. | Open Subtitles | أحب طهو الأطباق الدقيقة، أتمنى لو أمكنني فعل هذا بالبيت. |
| Çocuklarımız evde esrar çekerken senin eğleniyor olman çok güzel. | Open Subtitles | أمرٌ جيد أن تحظي بالمرح، بينما ابننا بالبيت يدخن الحشيش |
| Beni rahatlatan tek şey ben evde oturmuş tavana bakıp.. | Open Subtitles | وبصراحة، عزائي الوحيد حين أكون جالساً بالبيت أحدّق في السقف |
| Çarşamba'ya kadar eve dönmeyecekmiş. Kuzeniyle birlikte kır evine gitmişler. | Open Subtitles | انها لن تكون بالبيت حتى يوم الأربعاء لقد ذهبت للبلده مع ابنه عمها |
| Herkes evi o kadar övüyor ki, sana anlatamam. | Open Subtitles | شكراً إن الجميع معجبون بالبيت كثيراً لا يمكننى أن أخبرك |
| Bu gece Kelly'ye anlatamazsın.Sen Kelly'ye karının evde sana ihtiyacı olduğunu söylersin. | Open Subtitles | أخبر كيلي أنت تؤجل الموعد لغدا أخبرها أن زوجتك تحتاجك بالبيت معها |
| Ulaşmaya çalışıyor çünkü bu saate kadar evde olmamı bekliyordu.. | Open Subtitles | إنها تحاول الإتصال بي لأني أخبرتها، أني سأكون بالبيت الآن |
| Şu adam, evde kendi halinde bırakın, hazır hissettiğinde konuşur dedi. | Open Subtitles | كما قال الرجل، سيبقى هادئاً بالبيت وسوف يتحدث عندما يكون مستعداً |
| Ama Başbakan'ın evliliğinin yürümesi için eşinin evde kalması gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن لتستمر حياة رئيسة الوزراء فيتحتم على الزوج البقاء بالبيت |
| Sağa sola koşturdular. Sonra da evde, beni beklediğini söylediler. | Open Subtitles | جعلونى أدور، ثمّ اتصلوا بى أخيرًا ليُخبروننى بأنّها بالبيت تنتظرنى |
| Bu görüşme çok önemli. Gitmem şart. Seninle evde buluşuruz. | Open Subtitles | هذا الاجتماع مهم ، يجب علىَ الذهاب ، سأراكِ بالبيت |
| evde bir yabancıyla yaşadığının farkına varmamış olman ne tuhaf. | Open Subtitles | من الغريب عدم ملاحظتي أنني أعيش مع شخص لا أعرفه بالبيت |
| - evde yiyoruz. - Hasta mısın yoksa? | Open Subtitles | ـ سنأكل بالبيت ـ هل أنت مريض او ما إلى ذلك؟ |
| Siz geldiğinizden beri vaktinin çoğunu evde geçiriyor. | Open Subtitles | منذ أتيت ، يبدو انه يقضى معظم وقته بالبيت |
| Yeni sahibi arıyorsanız, şu an kendisi evde değil. | Open Subtitles | إذا كنت تبحثين عن المالك الجديد فإنه ليس بالبيت |
| eve kadar eşlik etmek isterdim ama yapamam. Mahzuru var mı? | Open Subtitles | لقد اردت ان اراك بالبيت, ولكني لا استطيع, هل لديك مانع في ذلك؟ |
| Yumi, evi ara. Hasta olduğunu, bu yüzden gidemeyeceğini... | Open Subtitles | يومي اتصلي بالبيت و قولي لهم انك تشعرين بالم و لا تستطعين الذهاب |
| Görevli, Beyaz Saray uydu sistemine kadar çağrının izini sürmüş. | Open Subtitles | لقد تتبعت مصدرها وكانت لحساب القمر الصناعي الخاص بالبيت الأبيض |
| Sayın Yargıç, ev hapsini uygun bulmakla birlikte iddialar ispatlanana kadar Bay Soprano'ya daha fazla eziyet edilmemesini talep ediyoruz. | Open Subtitles | يا طويل العمر اذا احنا وافقنا على الحجره بالبيت احنا نطالب لعدم استقصاد واضدهاد السيد سبرانو حتى تتم اثبات الادعائات |
| Laura, eve geldim artık. Lütfen aç kapıyı canım. | Open Subtitles | لورا انا بالبيت ارجوك افتحي الباب ياحبيبتي |
| Adam evinde onu saklamak ve korumakla riske giriyordu. | Open Subtitles | كيف ان هذا الرجل يخاطر بحياته لإنقاذها بينما زوجها ماكثآ بالبيت |
| Hey, evdesin. Burada ne yapıyorsun? | Open Subtitles | اهلا انت بالبيت ماذا تفعلين هنا? |
| Bu gece Evin içinde kalmazsam, daha güvende hissedersiniz. | Open Subtitles | سوف تشعرون بأمان أكثر إذا لم أبقى بالبيت هذه الليلة |
| evden ayrılalı 10 ay oldu. Evdeki hissemi satın alman gerek. | Open Subtitles | لقد غادرت المنزل من 10 اشهر اريدك ان تشتري حصتي بالبيت |
| - Son dakikada bile. - Neredeyse hep evdeyim. | Open Subtitles | حتى في الدقيقة الأخيرة أنا تقريبا متواجدة دائماً بالبيت |
| evimde bir mum yanmasına rağmen evde kimse yok. | Open Subtitles | على الرغم من أن الشمعة تحترق في بيت إلا أنه لا يوجد أحد بالبيت |
| Senin baban Luke... evine bağlı bir adam değildi... ama beni güldürürdü. | Open Subtitles | والدك يا لوك لم يكن يجلس بالبيت كثيرا لكنه عرف كيف يضحكنى |