Objelerimiz, çevremiz, bizimle konuşmaya başlamıştır. | TED | حيث أن أشيائنا ، بيئتنا ، بدأت بالتكلم معنا. |
Bir skandal hakkında konuşmaya başlanınca başka bir şeyden bahsetmek zordur. | Open Subtitles | حالما يبدأ الناس بالتكلم عن فضيحة يصبح من الصعب التكلم عن أي شيء آخر |
İsa Mesih benimle konuşmaya başladı ve bana bu haçı yapmamı söyledi. | Open Subtitles | السيد المسيح بدأ بالتكلم معي. أمرني ببناء صليبه. |
Belki bir gün, profesyonel seviyede konuşma imkanımız olur. | Open Subtitles | ربما تسنح الفرصة لنا بالتكلم مجدداً على الصعيد المهني |
Bu yüzden gidip annenle şahsen konuşma cesaretini gösterdim. | Open Subtitles | لذلك تصرفت بحرية و قمت بالتكلم مع والدتك مباشرةً |
Monica, seninle bir saniye konuşabilir miyim? | Open Subtitles | مونيكا , هل لى بالتكلم معك للحظة؟ |
Sanırsam konuşmayı ben yapsam iyi olacak. | Open Subtitles | أظن أنه من الجيد أن أقوم أنا بالتكلم لم ذلك ؟ |
Pekâlâ, yaşamak için tam olarak 4 dakikamız kaldı. Bunu bu şekilde konuşarak mı harcamak istiyorsun? | Open Subtitles | تبقى لنا 4 دقائق للعيش هل تريدين قضائها بالتكلم هكذا؟ |
Burda uluslararası oynayabilir. Jesse, Neden Chuck la medya satışları hakkında konuşmaya başlamıyorsun Toni ve Steve. | Open Subtitles | جيسي , لما لا نبدا بالتكلم عن الصفقات الاعلامية مع تشك |
Sen konuşmaya başlamadıkça bir parçasını bile çıkartmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتركك لمس قطعه من ملابسي حتى تبدأي بالتكلم |
Biriniz hemen konuşmaya başlasa iyi olur. Binin arabaya. Gidiyoruz. | Open Subtitles | من الافضل ان تبدء واحده منكما بالتكلم الان هيا |
Eğer konuşmaya başlamazsa burayı onunla birlikte yakacağız. | Open Subtitles | إذا لم يبدا بالتكلم سيكون علينا حرق هذا المكان بالكامل وهو فيه |
Yoksa o habercilerle konuşmaya başlayabilirim. | Open Subtitles | ,وإلا قد أضطر لأن أبدئ بالتكلم مع أولئك الصحفيون |
Ama sevgili ve aile ile tanışma olayından konuşmaya başlayınca, çıkış vaktim geldi. | Open Subtitles | لكن عندما تبدأ بالتكلم عن حبيب و حبيبته و مقابلة الوالدين يكون وقت خروجي. |
Şehrin büyükleri muhtemelen öğrenmiştir. Birileri konuşmaya başlayacak. | Open Subtitles | كل المتورطين سوف يعرفون، ويبدأ أحدهم بالتكلم |
Biliyorsun ayrılmadan önce benimle gelecekti Ve biz uzun bir konuşma yaptık. | Open Subtitles | اتعلم كان من المفترض ان يأتى معى قبل ان ننفصل وقمنا بالتكلم طويلا |
Başkan bana, kendisi adına konuşma yetkisi verdi. | Open Subtitles | لقد خوّلنى الرئيس بالتكلم نيابة عنه |
Neden onun seninle konuşma ayrıcalığı var da benim yok? | Open Subtitles | لمَ لا أحضى بالشرف أنا بالتكلم معك؟ |
Onunla kısaca konuşabilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمح لي بالتكلم معه قليلاً؟ |
Seninle biraz konuşabilir miyim? | Open Subtitles | هل لي بالتكلم معك؟ |
Seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | هل لي بالتكلم معك رجاءً؟ |
konuşmayı sürdüremeyeceğimizi söyle. | Open Subtitles | قولي لهم أنه لا يمكننا الاستمرار بالتكلم. |
Çoğu insanlar naziktir konuşarak bir gösteriyi bozmaktansa ellerini keserler. | Open Subtitles | معظم الناس مهذَّبون و من الأفضل لديهم قطع أيديهم عوضًا عن إيذاء أي عرض بالتكلم |
Artık insanlarla konuşmam da mı yasak? Elbette değil, hayatım. | Open Subtitles | اذا لم يعد مسموحاً لي بالتكلم مع الناس بعد الآن |