ve bu ödülü kazanmanın yeniden bir 18 sene süreceğini düşünüyordu. | TED | إعتقد أن ذلك سيستغرق 18 سنة أخرى لتحقيق ذلك وليفوز أحد ما بالجائزة. |
Koyduğum ödülü siz kazandığınızda merakıma yenik düştüm. | Open Subtitles | وعندما فزت بالجائزة نفذ صبري، وتغلب فعلا فضولي عليّ تماما |
Kimse büyük ödülü kazanamaz. | Open Subtitles | لا أحد من أي وقت مضى يفوز بالجائزة الكبرى. |
ödül vermek mi? | Open Subtitles | وتقفى معى على المسرح وتفوزى معى بالجائزة جائزة؟ |
Bunu duyduğuma sevindim çünkü ödül almam için birine hediye vermem gerekiyorsa o ödülü almaya değmez. | Open Subtitles | يسعدني سماع ذلك، لإني إذا فزت بالجائزة عن طريق الرشوة فهي لاتستحق |
Üçüncülük ödülünü, Los Angelas'taki Fox kanalına bir gezi kazandınız. | Open Subtitles | فزت بالجائزة الثالثة : جولة في شبكة فوكس في لوس أنجلوس كاليفورنيا |
Bizler onları bulacak ve ödülü alacaktık. | Open Subtitles | ومن يعثر عليهم, ويحل اللغز, يفوز بالجائزة |
Ama önce ikinci ödülü kazanan kişi bu yakışıklı ayakkabı parlatıcısını kazanan-- | Open Subtitles | .. لكن سنعرض الفائز بالجائزة الثانية والذي سينال منظفة الأحذية هذه |
Dinleyin, Payne'le veya Payne'siz oraya gideceğim ve o aptal ödülü kazanacağım. | Open Subtitles | موجود أو غير موجود ، سأذهب إلى هناك و سأفوز بالجائزة |
Büyükbaban o gün büyük ödülü kazanınca, ona 100 dolar verdi. | Open Subtitles | بعد أن فاز جدّك بالجائزة أعطاه مائة دولار، |
Bayan Sara Goldfarb'a. Size en büyük ödülü kazandığınızı bildirmekten çok mutluyum! | Open Subtitles | من فضلكم رحبوا بالسيدة سارة جولدفارب انا مسرور لاخبرك انكى قد ربحتى بالجائزة الكبيرة |
Kazanmak için bin puan almalısınız ödül bir tank! | Open Subtitles | الأول هو من يحصل على ألف نقطة سيفوز بالجائزة وهي دبابة |
İlk bin puanı toplayan ödül olarak tankı alacak! | Open Subtitles | الأول هو من يحصل على ألف نقطة سيفوز بالجائزة وهي دبابة |
Lütfen, Sara Goldfarb için bir alkış. Ne kazandığınızı merak mı ediyorsunuz? Büyük ödül. | Open Subtitles | من فضلكم رحبوا بالسيدة سارة جولدفارب انا مسرور لاخبرك انكى قد ربحتى بالجائزة الكبيرة |
Partide birincilik ödülünü sırf yanımızda bir kız olduğu için bile biz kazanacağız. | Open Subtitles | لن يتوجب عليكِ لبس الشعر المستعار بهذه الحفلة, سنفوز بالجائزة فقط بالظهور مع فتاة |
Büyük para ödülünü kazanacaksın, böylece bütün parayı Bayan Oddbod'a verebileceksin. | Open Subtitles | سوف تفوز بالجائزة المالية الضخمة، لكي تعطي المال للآنسة أودبود، |
Beni enselediniz bayım. Büyük ikramiyeyi kazandınız. | Open Subtitles | إنها لك , سيدي يطلب منك الفوز بالجائزة الكبرى ؟ |
Bizim hala bu ödüle layık olduğumuza ikna olması gerekiyor. | Open Subtitles | عليه أن يكون مقتنعا بأننا نستحق الفوز بالجائزة |
Başına senin gibi yardıma ihtiyacı olan adamlarla çalışarak aldığı bir Ödülle vurdun.. | Open Subtitles | أنت حطمت رأسها بالجائزة التي فازت بها للعمل مع رجال مثلك، تحاول مساعدتهم |
Akademi ödüllü aktör Jerry Smith, bir kriz geçirdikten sonra polisler, yavaş hızda bir takipte aktörün peşine düştü. | Open Subtitles | الفائز بالجائزة الأكاديمية، الممثل جيري سميث تطارده الشرطة في ملاحقة تتسم بالبطئ بعد تعرضه لما يبدو أنه إنهيار عصبي. |
Çok şanslı ve turnayı gözünden vurmuş gibi hissedersiniz. | TED | تشعر أنك محظوظ جدًا، وكأنك قد فزت بالجائزة الكبرى. |
Bunlardan bazıları... ...büyük ikramiye kazananların resimleri. | TED | هذان العملان لفنانين فازا بالجائزة الكبرى، قبل الحدث بسنوات وبعده |
Adam komikmiş. Büyük ikramiyeye konduğunu sanma, dostum çünkü beş kuruşumuz kalmadı. | Open Subtitles | إنّه ظريف، لا تحسب أنّك فزت بالجائزة الكبرى يا رفيقي لأنّنا مفلسون |