| Doktor iyi haberleri verdi. | Open Subtitles | يا الهي الطبيب اخبرني بالخبر الرائع أجل و قال ايضاً ان نتائجها تبدو جيده |
| haberleri iletmeleri için şehre birkaç elçi gönderin. | Open Subtitles | وإرسال بعض المقدمات في المدينة لأخبارهم بالخبر |
| Arkadaşının iyi haberleri kendisine saklayabilmesine şaşırdım. | Open Subtitles | انا متعجب لان صديقتك اكتفت بالخبر لنفسها |
| Bülteni sansasyonel bir haberle açıyoruz. | Open Subtitles | لنبدأ بالخبر الأبرز المشاهد كان على مقدرة |
| Tamam. O zaman ben de sana büyük haberi veremem. | Open Subtitles | لا بأس, لكن حينها لن أستطيع أن أخبركِ بالخبر الكبير |
| Renee iyi haberleri az önce söyledi, ve ben de sırrımı sakladığın için sana teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | رينيه أخبرتني للتو بالخبر الجيد و أردت ان اشكرك لحفاظك على سري |
| haberleri bizzat getirmiş olmanız çok zarif. | Open Subtitles | من الكريم جداً أن تأتي بنفسك لإعلامي بالخبر. |
| Beth ile ilgili kötü haberleri duymadın. " | Open Subtitles | ربما لم تسمع بالخبر المحزن برحيل بيث |
| Beth ile ilgili kötü haberleri duymadın. " | Open Subtitles | ربما لم تسمع بالخبر المحزن برحيل بيث |
| Ne kadar mutsuzsa, haberleri öğrenince o kadar sevinir. | Open Subtitles | كلما استاء، كلما سيسعد بالخبر السار |
| İyi haberleri duyduğumdan emin olmak istedi herhalde. | Open Subtitles | أرادت أن تتأكد من إعلامي بالخبر السعيد |
| Muhtemelen geri dönüp onlara iyi haberleri vermeliyim. | Open Subtitles | حسـنا لنعد اليهم ونخبرهم بالخبر الجيد |
| - Gidip ona iyi haberleri verebilirsin. | Open Subtitles | -يمكنك أن تذهب وتبشرها بالخبر السار |
| haberleri duyduğundan beri kendini odasına kapattı. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} الفتى ما زال في الغرفة منذ أن سمع بالخبر |
| İyi haberleri duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بالخبر الجيد |
| İyi haberle başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت بالخبر الجيد |
| Caroline partide bana bu haberle sürpriz yaptığında ben de ona sürpriz yapacağım. | Open Subtitles | عندما (كارولين) سوف تفاجئني بالخبر الكبير اثناء الحفلة, سوف افاجئها |
| Evet , düğünün hemen ertesi günü Lady Susan mutlu haberle ilgili ipucunu vermişti zaten hemen sonra doğruluğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | في الصباح التالي للزفاف لمّحت الليدي (سوزان) بالخبر السعيد |
| Ancak ek bir şeyler paylaşmak isteyip istemediğini merak ettim, çünkü bu haberi bu konuşmayı yapmaya gelmeden hemen önce aldığını biliyoruz. | TED | لكنني كنت أتساءل إن كنت تريد أن تتقاسم معنا أية أفكار إضافية، لأننا نعلم أنك سمعت بالخبر قبيل عرضك لهذه المحادثة. |
| Market ve hissedar baskısı yoktu, çalışanlar o kadar şaşırdılar ki haberi duyunca gözyaşlarına boğuldular. | TED | لم يكن هناك ضغط من سوق أو مستثمرين و قد تفاجأ الموظفون لدرجه أنهم ذرفوا دموعأ عندما سمعوا بالخبر |
| Bu iyi, çünkü iyi haberi anlatmadan önce, akademik alanda sizi biraz gezintiye çıkarmak zorundayım. | TED | جيد، لان قبل أن آخبركم بالخبر السار، سوف أقوم برحلة من خلال بعض التضاريس الأكاديمية قليلاً. |