"بالذهاب إلى" - Translation from Arabic to Turkish

    • gitmek
        
    • gitmeyi
        
    • gitmeye
        
    • gidip
        
    • gitmeme
        
    • gitme
        
    • gitmekle
        
    • gitmesine
        
    • giderek
        
    • gideyim
        
    Pearson Hardman'da çalışmak için Harvard'a gitmek istediğini söyledin, değil mi? Open Subtitles أنتي قلت بأنك ِ ترغبين بالذهاب إلى هارفرد أليس كذلك ؟
    Jung Chae San Gyeongseong'a gitmek için canını mı riske atacak yani? Open Subtitles هل جونغ تشاي سان سيُخاطر بحياته بالذهاب إلى جيونغسيونغ؟ هل أنت مُتأكد؟
    Bir restorana gitmeyi düşündüğümüzde, menüye bakarken, sizden menüdeki her şeyi sipariş etmeniz beklenir mi? TED حينما تفكر بالذهاب إلى مطعم عندما تنظر إلى قائمة الطعام، هل من المتوقع منك أن تقوم بطلب كل ما فيها؟
    Gariptir ki, bu olayda sanıklardan birinin annesi oğlunun Suriye'ye gitmeyi düşündüğünü öğrenmiş ve onun pasaportunu saklamış. TED كنوع من العرض الكوميدي في هذه الحالة والدة أحد المتهمين تبين لها أنه كان مهتما بالذهاب إلى سوريا وأخفى جواز سفره
    Hiçbir şey olmadıysa, oraya gitmeye bir itirazın olmayacaktır. Open Subtitles إذا لم يحدث شئ فلن تمانعي بالذهاب إلى ذلك المكان
    Yerini bulduğumuz an müşteri olarak gidip dağ evindeki sistemin şemalarını alacaksınız. Open Subtitles عندما نعرف مكانها ستقومون بالذهاب إلى هناك كزبائن وتُلقون نظرة على النظام
    Babam tek başıma koleje gitmeme bile izin vermedi. 1 aylık Avrupa turuna... Open Subtitles ابى لن يسمح لي بالذهاب إلى الكليّة لوحدى سوف يسمح لي بالذهاب بعيدا
    Eğer tiyatroya gitmek istersen söyleyebilirsin. Open Subtitles إذا كانت لديك رغبة بالذهاب إلى المسرح فأخبريني
    Büyütülecek bir şey değil. Dişçiye gitmek gibi. Open Subtitles إنها لا شيء، أشبه بالذهاب إلى طبيب الأسنان
    - Terry, Arap Denizinde Aden Körfezine gitmek üzere emir aldık. Open Subtitles ماذا هناك, جون؟ تيري، نحن قد أُمِرنَا بالذهاب إلى بحر العرب، خليج عدن
    Annenle ben, hep İtalya'ya, kasabamı görmeye gitmek isterdik. Open Subtitles أمك وأنا حلِمنا دوما بالذهاب إلى إيطاليا، وزيارة مدينتي.
    Kalbimin Kitty ile Londra'ya gitmek istediğini görebildiler. Open Subtitles كانوا يستطيعون أن يروا تعلق قلبي بالذهاب إلى لندن مع كيتي
    Coney Island'a gitmeyi düşünüyordum. Open Subtitles أنا كنت أفكّر بالذهاب إلى جزيرة الأرنب، تعرف
    Bugün işe gitmeyi düşünmüyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت لا تفكر بالذهاب إلى العمل اليوم؟ أليس كذلك؟
    Ben yarın ki büyük ANC toplantısına gitmeyi düşünüyorum. Open Subtitles لقد كنت أفكر بالذهاب إلى التجمع الذي سيقيمة المؤتمر الوطني غدا
    Başka bir yere gitmeye başlamalıyız. Open Subtitles حسنا , يجب علينا البدء بالذهاب إلى مكان آخر
    Böyle daldığım için kusura bakma ama Blair'in partisine gitmeye karar verdim. Open Subtitles آسفة على الدخول بغير إذن ولكني أفكر بالذهاب إلى حفلة بلير بعد كل ذلك
    Eğer sürekli kiliseyle hayır satışları... arasında gidip gelirse bunu yapamayız. Open Subtitles ولا يمكننا القيام بذلك إذا سيستمر بالذهاب إلى الكنيسة وموضوع التبرّعات
    Bana spor ayakkabı aldı, evine gitmeme ses çıkarmıyor, bir çocuğun ihtiyaçlarını biliyor. Open Subtitles اشترى لي حذاء رياضي ويسمح لي بالذهاب إلى منزله ويعلم ما يحتاجه الأطفال
    şu anda başka bir yere gitme durumunda olduğunu sanmıyorum Open Subtitles لا أظن أنك بحالة تسمح لك بالذهاب إلى أي مكان
    Devamlı beni arıyor. Patrona gitmekle tehdit ediyor. Open Subtitles هي تستمر بالإتصال بي، تهدد بالذهاب إلى المدير
    Şey, o akşam, çok fazla yumurta likörü içti. Ben onun yatağa gitmesine yardım ettim. Open Subtitles بحلول المساء، أنها أحتست كمية كبيرة من الخمر الابيض، لدرجة أنني ساعدتها بالذهاب إلى غرفة النوم
    Bu işi yedi büyük ülkeye giderek yapacağız, kabul edip başlamalarını sağlayarak, ki sonra diğerleri takip edebilsin. TED سنفعل ذلك بالذهاب إلى سبعة بلدان كبيرة ونأخذ موافقتهم على إطلاقه، وبعدها يمكن للبقية أن يتبعوهم.
    Sonra, eve gideyim de bir haftayı kendime ayırayım dedim. Open Subtitles لذا فكرت بالذهاب إلى المنزل و قضاء العطلة بنفسي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more