gitmek istemediğini biliyorum ama bence böylesi herkes için daha iyi. | Open Subtitles | أعلم بعدم رغبتكِ بالرحيل , لكن أرى بأنّ هذا لمصلحة الجميع |
Ben aptal değilim. Şu anda çekip gitmene izin verirsem enayilik etmiş olurum. | Open Subtitles | انا لست حمقاء سأكون غبيه لو سمحت لك بالرحيل الآن |
Yapılması gereken her şeyinyapıldığından emin olduktan sonra onun huzur içinde gitmesine izin vereceğiz.. | Open Subtitles | سنفعل ما يتطلب الأمر للتأكد من السماح لها بالرحيل بسلام |
Ben de seni seviyorum, sevgilim ama gitmeme izin vermelisin. | Open Subtitles | وأنا أحبك أيضاً يا عزيزني لكن عليك السماح لي بالرحيل |
Hazır, Saul sokaklardan çekilmişken siz de gitmeyi düşünseniz iyi olur. | Open Subtitles | يجب عليك التفكير بالرحيل, ايضا بينما شاول غير موجود في الشوارع |
- Hayır. Burayı seviyorum. - Henüz ayrılmayı düşünmüyorum. | Open Subtitles | كلاّ، أناأحبالمكانهنا، لستُ مُهتمة بالرحيل الآن. |
Ne olacağını bilmiyorum ama gitmek istediğin için seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ ما سيحدث , لكننى أنا لا أَلُومُك لرغبتك بالرحيل |
Her gün seni göremeyeceğimi düşününce gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | عندما أفكر بعدم رؤيتك يومياً فإن هذا يجعلني لا أرغب بالرحيل |
Kaynaklarıma göre, Quinn Fabray gitmek istememiş. | Open Subtitles | . لدي العديد من التقارير كوين لم ترغب بالرحيل |
gitmene, çocuklarımı benden uzaklaştırmana izin vermemi mi bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقعين منى أن أسمح لك بالرحيل ؟ أن أسمح لك أن تأخذى أولادى منى ؟ |
gitmene, çocuklarımı benden uzaklaştırmana izin vermemi mi bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقعين مني أن أسمح لك بالرحيل ؟ أن أسمح لك أن تأخذي أولادي مني ؟ |
Sana gitmene izin verdim, sana özgürlüğünü verdim. | Open Subtitles | لقد السماح لك بالرحيل لقد قدمت لك الحرية |
Bana bir şeyler söylemeden öylece gitmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لمْ أستطع السماح له بالرحيل من دون الحصول على شيءٍ دامغ. |
Ama bir yanım da gitmesine izin vermemem gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن جزء مني يظن ما كان عليّ أن أسمح لها بالرحيل. |
Hayatımı tehlikeye soktun ve gitmeme izin vermiyorsun. | Open Subtitles | لقد وضعت حياتي في خطر والآن ترفض السماح لي بالرحيل |
Böylece ilkbaharda anakaraya gitmeme izin verir. | Open Subtitles | ثم قالت انها تريد السماح لي بالرحيل الى البر الرئيسى لفصل الربيع. أوه، تينكر بيل. |
Benim için yaptığın her şeye minnettarım, ama sana söylemem lazım, gitmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أُقدر كل شئ فعلته لى لكن يجب أن أخبرك أنا أُفكر بالرحيل |
ayrılmayı düşünme bile Audra. | Open Subtitles | لا تُفكّرْي ابدا بالرحيل أودرا. |
Çünkü eğer beni terk edecekseydin direkt yüzüme söyleyebilirdin, tamam mı? | Open Subtitles | لأنّكِ إذا كنتِ ،ترغبين بالرحيل كان بإمكانك أن تخبريني فحسب، حسناً؟ |
Slim ve Bayan Gracie'yle gitmeye razıyız Mitch. | Open Subtitles | سنكون سعداء بالرحيل يا ميتش ولكن مع سليم وجريسي |
Hey, FAA saat 8 de bir nakliye uçağıyla gitmemize izin verdi. | Open Subtitles | لقد سمحوا لنا بالرحيل عند الساعة الثامن بطائرة طبية. |
Ayrılmak üzeresin. Odanın kapısı hâlâ açık. | Open Subtitles | .أنت تهمين بالرحيل .ما زال باب غرفتك مفتوحاً |
Bende mi? Sen Timsah'a kasabadan gitmesini emrettiğinden beri hançeri görmedim. | Open Subtitles | لمْ أرَ ذلك النصل المشؤوم مُذ أمرتِ التمساح بالرحيل أوّل مرّة |
- Dükkanıma gelip Gitmelerine izin vermediğim bazı müşteriler var. | Open Subtitles | هناك زبائن ياتون إلى دكاني بإنني لا أسمح لهم بالرحيل |
Tanrı adına buradan gitmeni emrediyorum! | Open Subtitles | باسم الرب آمرك بالرحيل عن هنا الآن |
Gitmenize izin verirsem de ölmüş sayılırım. | Open Subtitles | إذا سمحت لك بالرحيل فأنا ميت على أية حال |