"بالزاوية" - Translation from Arabic to Turkish

    • köşede
        
    • köşeye
        
    • Köşe
        
    • Köşedeki
        
    • köşenin
        
    • köşeyi
        
    • köşesinde
        
    Bu arada, Pansiyon Margherita köşede. Open Subtitles بالمناسبة, فندق بينسيون مارغريتا بالزاوية
    köşede polis arabası var. Direk oraya git, Mary'de orada. Fırla. Open Subtitles هناك سيارة شرطة بالزاوية و "ماري" هناك أيضا توجه لها مباشرة
    -Güneydoğu köşede. -Bu salonda kaç çıkış var? Open Subtitles ـ بالزاوية الجنوبية الشرقية ـ كم مخرج لهذه القاعة؟
    Günden güne bizi köşeye sıkıştırıyor ve yapmayı düşünmediğimiz şeyleri yapana kadar bizi zorluyorlar. Open Subtitles يوما بعد يوم يستمرون بحصرنا بالزاوية يدفعوننا لعمل اشياء لايمكننا ان نّتخيل فعلها
    Köşe yakaladığında ilk tercih Carmichael olacak. Tamam mı? Open Subtitles اذا امسكت بالزاوية, خياركم الاول سيكون كارمايكل ، حسناً؟
    Köşedeki masaya en iyi şampanyanızdan bir şişe ve dört kadeh alalım lütfen. Open Subtitles أريد زجاجة من افضل شامبانيا لديك، وأربعة أكواب من فضلك للطاولة التي بالزاوية
    Sabahleyin kalkmam gerekmiyor ve kahvaltı için bildiğim harika bir yer var hemen köşenin ilerisinde. Open Subtitles ليس عليّ الاستيقاظ مبكراً وأعرف مطعماً رائعاً للافطار بالزاوية.
    Eric, alevlenen gazını kontrol altına alana kadar köşede oturmak ister misin? Hayır, Bay. Open Subtitles إريك، عاوز تقعد بالزاوية لحد ما تقدر تتحكم بالغازات بتاعتك ؟
    Benimle köşede buluş. Open Subtitles لا تنظر تبحث عنى وانحدر يسارا لمقابلتى بالزاوية
    Ortada kadınlardan oluşan bir büfe var ve sen köşede durmuş sürekli aynı acılı yumurtadan yiyip duruyorsun. Open Subtitles هناك سفرة كاملة من النساء أمامك و أنت تقف بالزاوية فحسب تأكل من نفس طبق البيض المعذّب مرة تلو الأخرى
    köşede oturmuş makasını yemeye çalışan, kafası karışmış zavallı minik bir hergele gördüm mü yardım etmeden duramam. Open Subtitles إذا رأيت طفل مرتبك بالزاوية يحاول أن يأكل بقايا الورق المقصوص علي أن أساعد الأحمق المسكين
    Bütün gece bu köşede saklanmamızın nedeni bu, değil mi? Open Subtitles أعني , هذا سبب إختبائنا بالزاوية طيلة الليل , أليس كذلك ؟
    Ölü bitkinin yanında, köşede oturuyordu. Open Subtitles إنه يجلس بالزاوية بالقرب من النبتة الميتة
    Bir köşede başımda kovayla otururum daha iyi. Open Subtitles أفضل أن أجلس بالزاوية واضعاً دلو على رأسي
    Bir yatak var, 2 tane yatak sehbası var, köşede bebek bezlerinin konduğu kova. Open Subtitles هنالك منضدتين وهنالك دلو حفاضات بالزاوية
    Pimento, bagajına silindir bir çanta koydu, köşeye çekti arabayı evine gitti; pencerenin önünde çıplak hâlde tai chi yapıyor. Open Subtitles بيمنتو وضع واقي المطر في شنطة سيارته الواقفة بالزاوية ثم ذهب لمنزله, انه يقوم بتمارينه بدون قميص عند نافذته
    Bizi köşeye sıkıştırdılar Onları durduramıyoruz! Open Subtitles لقد حجزونا بالزاوية - لا يمكننا الإمساك بهم -
    Gerçek şu ki, seni köşeye sıkıştırdım. Open Subtitles كلا، فالمهم عندي أنني حشرتك بالزاوية
    Köşe yakaladığında ilk tercih Carmichael olacak. Tamam mı? Open Subtitles اذا امسكت بالزاوية, خياركم الاول سيكون كارمايكل ، حسناً؟
    Onu işe aldı, bana eğittirdi ve Köşe ofisi verdi. Open Subtitles ،تجلبه , وتجعلني أدربه .وتمنحه المكتب الذي بالزاوية
    Köşedeki gece kulübünden geliyor olması lazım. Open Subtitles لابد أنه صادر من ذاك الملهى الليلي بالزاوية.
    Sabahleyin kalkmam gerekmiyor ve kahvaltı için bildiğim harika bir yer var hemen köşenin ilerisinde. Open Subtitles ليس عليّ الاستيقاظ مبكراً وأعرف مطعماً رائعاً للافطار بالزاوية.
    Tamam, Jamie, köşeyi dönüyor. Open Subtitles حسنا، جيمي ، أنه على وشك أن يمر بالزاوية.
    Sokağın köşesinde yaşar Volkswagen Frank'e uğrardı. Open Subtitles . و عاش بالظبط بالزاوية و كنت معتاد للذهاب .. الى فولكسواقين فرانك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more