Asya'da seyahat ederken, Halka açık tuvaletlerde kadınları korkuttuğum oldu. | TED | بالسفر في أنحاء آسيا، أتسبب بإخافة النساء في المراحيض العامة. |
Olaydan üç gün geçmesine rağmen insanlar hala metroyla seyahat etmekten çekiniyorlar. | Open Subtitles | حتى في اليوم الثالث بعد الهجوم المسافرون مازالوا مترددين بالسفر بواسطة المترو |
Bir keresinde seyahat etmemi ve insanlara sanal dünyayı keşfetmesinde yardım etmemi sağlayan eldiveni icat ettim. | TED | وقد اخترعت مرة هذا القفاز الذي سمح لي بالسفر ومساعدة الناس ليستكشفوا العالم الافتراضي. |
Yüzbaşı Lyle Atwood, ZKT'nın 4028. yasası, 9. maddesine göre... geleceği değiştirmek niyetiyle zamanda yolculuk etme... suçundan tutuklu bulunuyorsunuz. | Open Subtitles | النقيب ـ لايل ـ أنت متهم بالسفر عبر الزمن لتغيير المستقبل الاتهامات مضاعفة لكونك ضابط تنفيذ الزمن حاليا |
Ama birbirimize güvenmediğimize göre, kuzeye bir grup olarak birlikte yolculuk edeceğiz. | Open Subtitles | ولكن بما أننا لا نثق في بعضنا البعض ، سنقوم بالسفر الشمال معا كمجموعة. |
Bu kaşifler güneye doğru bir yolculuğa çıktığında, Etiyopyalı seyyahlar da kuzeye gitmeye başlamıştı. | TED | في الوقت ذاته الذي اتّجه فيه هؤلاء المستكشفون جنوبًا، بدأ الحجاج الإثيوبيون بالسفر نحو الشمال. |
Belli seviyelerdeki atomaltı titreşim, p-brane'i sökebilir ve boyutlar arası yolculuğu mümkün kılar. | Open Subtitles | ان مستوى معين من الاهتزاز الذري يمكنه شق الغشاء ليسمح بالسفر بين الأبعاد |
Nerede olursanız olun, dediğim gibi, seyahat alanındaysanız, seyahat kısmını yapın. | TED | لكن ايا ما كنت , كما اقول , لو كنت في صناعة السفر, قم بعمل الجزء المتعلق بالسفر |
Sürecim iklim değişikliğinin ön saflarında bulunan yerlere seyahat ederek başlar. | TED | تبدأ عمليتي بالسفر إلى تلك الأماكن على خط الجبهة مع التغير المناخي. |
2005'te, Juan García Salazar, Débora'nın torunu, ve şu anda dünyaca ünlü Afrika-Ekvatorlu bir bilgin, Washington'a seyahat etti. | TED | عام 2005، قام خوان غارسا سالازار، حفيد ديبورا، وهو الآن باحث أفريقي إكوادوري معروف عالميًّا، بالسفر إلى واشنطن العاصمة. |
Bu yaşam tarzında; seyahat, diğer insanlarla tanışmak, farklı kültürler, sanat ve müzik var. | TED | ونمط الحياة هذا مهتم بالسفر ومقابلة أناس اخرى وثقافات أخرى يهتم بالفنون والموسيقى |
seyahat etmeni tavsiye etmem. Araba sürerken 20'yi geçmemeye dikkat et. | Open Subtitles | لن أنصحك بالسفر , ستقود 20 ميلاً وفي النهاية ستعود |
Dedi ki onunla seyahat edecek kadar iyi değilmişsin. | Open Subtitles | أنك لست بحالة جيدة تسمح لك بالسفر معه و أن لا يستطيع أن يسافر بمفرده |
Mavi seyahat çantası, cesedin yanında değildi sanırım? | Open Subtitles | أفترض أن علبة المجوهرات الزرقاء الخاصة بالسفر لم تكتشف مع الجثة؟ |
"seyahat edecek durumda değil. İyileşince onu getireceğim." | Open Subtitles | وقد قرر الطبيب أن حالتها لا تسمح بالسفر الآن |
Her zaman uzak diyarlara seyahat etmeyi düşlemişimdir. Meselâ Güney Amerika'ya. | Open Subtitles | لقد حلمت دائماً بالسفر إلى الأماكن البعيدة مثل أمريكا الجنوبية |
Teknoloji bir otomobildir ,ayaklarınızın sunduğundan daha hızlı seyahat imkanı sunar. | Open Subtitles | التكنولوجيا هي آليات النقل ، الذي تسمح للشخص بالسفر أسرع مما قد تسمح به قدماه. |
Sonunda o ikisiyle yolculuk başladı, | Open Subtitles | حسناً, مثل هذا, بدأت بالسفر مع هذين الرجلين, موجين و جين. |
Galaksiler arası yolculuk sağlayan bir kapı. Program on yıldan beridir yürütülüyor. | Open Subtitles | إنها البوابة التي تسمح بالسفر عبر المجرات, إنها في الخدمة من عشر سنوات |
Kararlı ve yapay solucan delikleri yaratıp gezegenler arasında hatta diğer galaksilere yolculuk etmemizi sağlayan bir cihaz. | Open Subtitles | بوابة النجم؟ إنها جهاز يخلق ثقب دودي صناعي ومستقر حيث يسمح لنا بالسفر بين الكواكب الأخرى بما فيها المجرات |
Hayatını değiştiren o yolculuğa çıktıktan sonra farkettin ki aslında istediğini sandığın şeyi istemiyorsun. | Open Subtitles | بعد ان قمت بالسفر فى الرحلة التى غيرت حياتك فأنت تدرك الآن انك اصبحت لاتريد ما كنت ترغب فيه |
Zaman yolculuğu yapmamı sağlayan bir makine kurdum. | Open Subtitles | اترين، صنعت الة تسمح لي بالسفر عبر الزمن. |
Göreceli fizik ve bunun alt uzay yolculuğuyla nasıl bir ilişkisi olduğu konusunda eğitmenimle küçük bir tartışmaya girdim. | Open Subtitles | لقد حدثت مناظرة بيني وبين معلّمي عن موضوع الفيزياء النسبية ، وعلاقتها بالسفر بالفضاء |