| Bizler uçağın gücüne inanıyoruz, ama onlar belirleyici çarpışmasının... savaş gemileri arasında olması gerektiği o antik teoriye sarılıyorlar. | Open Subtitles | نحن نؤمن بالطيران، لكنهم متعلقون بالنظريات القديمة تلك المرتبطة بالسفن الحربية التى يجب أن تقاتل بين المدرعات البحرية |
| Bilgisayar, Magrathea'ya gitmek istemiyoruz gemileri takip etmek istiyoruz. | Open Subtitles | أيها الحاسوب, لا نريد أن نذهب إلى ماجراثيا نريد أن نلحق بالسفن |
| Demek oluyor ki Goa'uldlar onu gemi kullanarak hiper uzaydan getirmiş olmalılar. | Open Subtitles | الذي يعني أن الجواؤلد لابد وأن سحبوة بالسفن |
| Bir de vektör vermen gerek. Gemiler yüzer. Adı üstünde gemiyle nakliyat. | Open Subtitles | و لكنني أريد شيئاً محدداً و ليس موقعاً السفن تتحرك لهذا تسمى بالسفن |
| O zamanlar, simdiki gibi Akdeniz gemilerle dolup tasmaktaydi. | Open Subtitles | بعد ذلك، كما هو الحال الآن، كان البحر الأبيض المتوسط يعج بالسفن. |
| Mercan Denizi'ne doğru yol aldığını sanılan gemilerin listesini ver bana. | Open Subtitles | ساخذ تلك القائمه بالسفن اليابانيه التى تشعر بانها متوجهه الى بحر الكورال |
| Bizim avcı uçaklarımızdan biri hafif isabet aldı, gemilerde hasar yok, can kaybı yok. | Open Subtitles | تقرير بالخسائر , سيدى: واحده من مقاتلاتنا اصيبت باصابه طفيفه لا يوجد اضرار بالسفن , لا يوجد خسائر |
| Akdeniz. Çılgınlık. Savaş gemileriyle dolu. | Open Subtitles | البحر المتوسط , هذا جنون انه مليئ بالسفن الحربية |
| - Kadim silahının kovan gemilerini halledeceğinden oldukça eminiz, ama son dronlarımız bitirecek bu. | Open Subtitles | نحن واثقون جدا أن سلاح الآنشنس سيعتني بالسفن الأم لكن ذلك سيتطلب آخر ما لدينا من الطلقات الخارقة |
| Donanma'nın tamamen yok ettiği gemileri biz alıyoruz. | Open Subtitles | لقد إلتقينا بالسفن .التى تم تدميرها كلياَ من قبل البحريه |
| Ve bu da dahil denizdeki bütün gemileri kolla. | Open Subtitles | وإنتبه لكل الرجال بالسفن بهذا البحر .بما فيها قاربنا |
| gemi inşaasında daha fazla adam kullan. | Open Subtitles | ما ينقصنا من الرجال يمكننا أن نعوضه بالسفن |
| Şu gemi ve diğer şeylere çarpanlar gibi mi? | Open Subtitles | مثل الأشخاص الذين يصتدمون بالسفن وغيرها؟ |
| Görevleri gemi çarpmalarının etkilerini araştırmak. | Open Subtitles | هدفهم هو دراسة تأثير الارتطام بالسفن عليها |
| Hepsi gemiyle İtalya'ya gitmek istiyor. | Open Subtitles | الجميع يريد الذهاب لإيطاليا بالسفن |
| Muhtemelen orası şu an gemiyle doludur. | Open Subtitles | ربما يكون ممتلئا بالسفن الآن . |
| - gemilerle falan geldiler, ama şimdi buradalar. - Tamam. Bekle | Open Subtitles | لقد أتوا بالسفن أو أياً كان, لكنها موجودة |
| gemilerle saldırırken kaçışımızı engellemek için. | Open Subtitles | لمنع هروبنا بينما يهاجمون بالسفن. |
| - Ama biz böyle gemilerin içinde uçarken insanlar Dünya'yı hala dümdüz zannediyordu. | Open Subtitles | نعم لكن نحن نطير بالسفن مثل هذه عندما كان أغلب سكان الأرض يعتقدون أنها مسطحة |
| Kervanların rotaları Hindistan'a mal taşıyan gemilerin birleştiği yer olan Basra Körfezi'nde kesişiyor. | Open Subtitles | تقترب طرق القوافل عند الخليج العربي حيث تتصل بالسفن التي تحمل البضائع لـ"الهند". |
| Batı Hindistan'da binlercesi var, birilerinin boyunduruğunda, tarlalarda zincirli, gemilerde sıkış tıkış, senetle satılmış. | Open Subtitles | هناك الآلاف في مكان ما في جزر الهند الغربية يعيشون نفس العبودية مكبلون في الحقول، ومكدّسون بالسفن |
| Bu galaksinin en uç köşesinde, Wraith kovan gemileriyle dolup taşan bir bölgede, işte bu yüzden güç modüllerine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | هي على الحافة الخارجية لهذه المجرة في منطقة مليئة بالسفن الأم للريث |
| Muhtemelen tüm Gemiler oradadır. | Open Subtitles | في الغالب انه مليْ بالسفن الان |
| - Kadim silahının kovan gemilerini halledeceğinden oldukça eminiz, ama son dronlarımız bitirecek bu. | Open Subtitles | نحن واثقون جدا أن سلاح الآنشنس سيعتني بالسفن الأم لكن ذلك سيتطلب آخر ما لدينا من الطلقات الخارقة |