| Üzerlerindeki her şey bunlar. arabada ikinci bir kamera bulduk. | Open Subtitles | هذا كل ما وُجد معهم، وجدنا آلة تصوير أخرى بالسيارة. |
| Gerçekten... 22 insan öldürüldü ve biz arabada iki mal gibi... | Open Subtitles | ..أعني, لقد أعني, 22 شخصًا تم قتله ..وكنا جالسين بالسيارة وكأننا |
| Lana'yla o arabaya bindiğimde, radyo doğru istasyonu çalıyor olmalı. | Open Subtitles | عندما أصعد بالسيارة مع لانا يجب أن تكون المحطة الصحيحة |
| geçmişte, ben Joy ile evliyken, o herzaman arabayı sürerek kendini tatmin ederdi. | Open Subtitles | وبالعود ة إلى حين تزوجت جوي لقد كنا نمضي الوقت في التجول بالسيارة |
| Bu yöndeki kan damlaları gösteriyor ki adam araba çarpmadan önce kan kaybediyormuş. | Open Subtitles | أتجاه قطرات الدم يقترح بأنه كان ينزف قبل أن يصدم أن يدهس بالسيارة |
| Neden o arabanın içinde patates cipsi yiyor da ben yiyemiyorum? | Open Subtitles | لماذا يسمح له أن يأكل بالسيارة ، و أنا لا ؟ |
| Üç gece önce akşam 23.30 civarında arabada olduğunu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكّر خروجك بالسيارة حوالي 11: 30 قبل ثلاث ليال ؟ |
| neden ufaklığı arabada gönderin takside ne yapacaksın benimle bir görüşme yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | لماذا أرسلتى الطفل للمنزل بالسيارة ؟ ماذا تفعلين فى سيارة الأجرة ؟ لقد تلقيت رسالة وأريدك معى |
| - Sana arabada kalmanı söylemiştim. - Elimde değildi. Birden polis çıktı. | Open Subtitles | اخبرتك ان تبقى بالسيارة لم تكن بيدي حيلة.الشرطي جاء |
| Taksi tutacağız. arabada sorun çıktı. | Open Subtitles | لا,سوف نأخذ سيارة اجرة لدينا مشكلة صغيرة بالسيارة |
| - Nadia, Arabadan in! - arabada kal. | Open Subtitles | ناديا, أخرجي من السيارة أبقِ بالسيارة يا ناديا |
| - arabada kalacağım. - Onu benim gibi sevmiyorsun! | Open Subtitles | سوف أبقى بالسيارة أنت لا تحبها كما أحبها |
| arabaya binip, hareketsiz kaldığında adrenalini azalacak ve acı dayanılmaz hale gelecektir. | Open Subtitles | بمجرد أنّ يجلس ثابتًا بالسيارة سيقل الأدرنالين لديه و لن يطيق الألم |
| Bir kahve dükkanının arabaya servis yerine geçtim. | TED | وذهبت إلى قسم الشراء بالسيارة الخاص بمقهى محلي. |
| Beni buradan çıkarmaları için, arabaya bir şeyler yapacaklar, sanırım. | Open Subtitles | اعتقد انهم يفعلون شيئا بالسيارة ليتمكنوا من اخراجى |
| Evlilik yıl dönümümüzde ona vermek için seçerken bana aldığı arabayı bile aldı. | Open Subtitles | أنها حتى أحتفظت بالسيارة التي أخترتها لها أشترتها لأجلي، هدية لأجلها، ذكرانّا السنوية. |
| Bazı nedenlerden dolayı arabayı kullanan algoritmalar oraya buraya zıplayan bu garip yaratığa anlam veremez. | TED | لسبب ما، لا تستوعب اللغوريتمات التي تتحكم بالسيارة ذلك الوحش الغريب الذي خارجًا يقفز يمينًا ويسارًا. |
| araba ile yolculuğun maliyeti ucuz ve bu yüzden çok kullanıyoruz. | TED | السفر بالسيارة أقل من القيمة وبالتالي مفرط الإستهلاك. |
| Ya arka bahçemizden kalkışları izlerdik, ya da onu araba ile bir saat gittikten sonra Cape üzerinden izlerdik. | TED | كنا نرى الصواريخ إما منطلقة من الحديقة الخلفية لمنزلنا، أو نراها بعد السفر بالسيارة لمدة ساعة باتجاه الخليج. |
| - Kocası hala arabanın içinde. - Kadın doğumu arayın! | Open Subtitles | ـ ما زال زوجها عالق بالسيارة ـ استدعو طبيب توليد |
| arabadaki uyuşturucuyla ilgili bir şey var, bana doğru gelmiyor. | Open Subtitles | ثمة أمر لا أصدقه بشأن المخدرات التي عثر عليها بالسيارة |
| - Tarzım değil. - Sorun şu ki, araçta, laboratuarda kullandığın eldivenden bulduk. | Open Subtitles | فتلك ليست طرازي المفضل - الأمر هو أننا عثرنا على قفازات بالسيارة - |
| Biliyor musun arabamda harika bir şalım var hemen koşup getiririm. | Open Subtitles | لدي شال جميل بالسيارة لذا فسأذهب و أحضره لكِ |
| Bir tanesi ben Arabadayken yaşlı bir hanımı ezdi. | Open Subtitles | آخر قام بدهس امرأة عجوز وأنا معه بالسيارة |
| Dalgıçlar onun kişisel eşyalarını kurtardı. Cep telefonu arabadaydı ve onu sana veriyoruz. | Open Subtitles | كان تليفونها الخلوي بالسيارة وها نحن نعيده لك |
| Başkan coşkulu kalabalık tarafından karşılanacak ve Victory Bulvarı'ndaki törene başkanlık arabasıyla teşrif edecek. | Open Subtitles | سوف يُستقبل الرئيس بالجماهير المتحمسة وسيصل بالسيارة الخاصة بالتشريفات الرئاسية الي شارع النصر |
| Etrafta arabamı kullanıyorum, her zamanki gibi radyoda dinleyecek bir şey olmuyor. | Open Subtitles | كما رأيت، أتجول بالسيارة أقوم بواجبي، لاشيء غير المذياع وجهاز التراسل. |
| Yarın Arabamla gideceğim. | Open Subtitles | لذا أنا فقط سأسافر بالسيارة غداً |
| Sorun çıkaran olursa kelepçeleyip ekip arabasına tıkıver. | Open Subtitles | اذا قاموا ببعض أعمال الشغب قيدهم وضعهم بالسيارة |