Tabii ki hayır. Ernie'yi yatıralı 1 saat falan oldu. | Open Subtitles | لا ، بالطبع ليس ، إن "إرين" في سريرها منذ ساعه |
Tabii ki hayır. Alt tarafı bir sutyen. | Open Subtitles | بالطبع ليس بسبب الصدرية ، لذا... |
Bu Tabi ki, bu zavallı kişininki kadar kötü değil. | TED | لكن هذا بالطبع ليس سيئاً مقارنة بهذا المسكين. |
Tabi ki sırlarınızı paylaştığınız herkes durumdan memnun olmayabilir. | Open Subtitles | بالطبع ليس الجميع تخبره بأسرارك سيكون سعيدا بالأمر |
Hayır. Elbette değil. Doğal seleksiyon. | Open Subtitles | لا بالطبع ليس اختياراً طبيعياً |
- Elbette değil. | Open Subtitles | ـ بالطبع ليس متعباً |
Tabii ki değil, hem bununla tek başına başa çıkman da gerekmiyor. | Open Subtitles | بالطبع ليس سهلاً ولستَ مُضطراً لمواجهته وحدك |
Evet. Tabii ki değil, salak. | Open Subtitles | نعم , بالطبع ليس منزلي , أحمق. |
Tabii ki hayır. | Open Subtitles | - بالطبع ليس. - بالطبع ليس. |
Tabii ki hayır, ben sadece... | Open Subtitles | لا، بالطبع ليس هذا l أنا فقط |
Tabii ki hayır, ben sadece... | Open Subtitles | لا، بالطبع ليس هذا l أنا فقط |
Tabii ki hayır. | Open Subtitles | بالطبع ليس. |
Tabii ki hayır. | Open Subtitles | بالطبع ليس. |
Tabi ki bütün istihbarat güvenilir değildir, | Open Subtitles | بالطبع ليس كل الاستخبارات موثوق بهم |
Tabi ki büyük anlaşma değil, tatlım. | Open Subtitles | بالطبع ليس أمرا ًصعباً يا عزيزتى |
Tabi ki küreğim yok. | Open Subtitles | بالطبع , ليس لدى جرافة |
- Elbette değil. | Open Subtitles | بالطبع ليس كذلك |
- Elbette değil. | Open Subtitles | بالطبع ليس صحيح |
- Orası güvenli değil. - Elbette değil, John. | Open Subtitles | الوضع ليس آمنٌ هناك - بالطبع ليس آمن يا (جون) - |
- Bıçak fırlatma gösterisi, Tabii ki değil. Reddetmekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | -إنّه رمي السكاكين بالطبع ليس آمناً، لم يكن بإمكاني رفض تحديه |
Tabii ki değil. | Open Subtitles | بالطبع ليس كذلك. |
Hayır, Tabii ki değil. | Open Subtitles | لا، لا، بالطبع ليس والدها. |