| Bu dünya beni kör etmiş olabilir ama Tanrı görmemi sağladı. | Open Subtitles | ربما يكون هذا العالَم قد أصابني بالعمى ولكن الله جعلني أرى |
| Clark'ın kör olduğunu öğrenince bir gazeteci olarak iç güdülerinizi uyandırmadığını söylemeyin sakın. | Open Subtitles | أخبريني أن هذا لا يفتح شهيتك كصحفية عندما علمتي بشأن أصابت كلارك بالعمى |
| Ne kadar insanın pizza şarapnelinden kör kaldığını biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم كم من الناس يصابون بالعمى من متبقيات البيتزا ؟ |
| Kadın kocasını başka bir kadınla yatakta yakalıyor ve birden kör oluyor. | Open Subtitles | كأنّ ترى زوجةٌ زوجها يخونها . مع امرأةٍ أخرى فتصابُ بالعمى فجأة |
| Kadın kocasını başka bir kadınla yatakta yakalıyor ve birden kör oluyor. | Open Subtitles | كأنّ ترى زوجةٌ زوجها يخونها . مع امرأةٍ أخرى فتصابُ بالعمى فجأة |
| Solda sadece kodlayıcının olması durumu gösteriliyor, sağda ise kör bir retina ve kodlayıcı-dönüştürücü olması durumu. | TED | حسناً . على الجهة اليسرى ترون المشفر وعلى اليمين ترون صورة الشبكية المصابة بالعمى .. حسناً المشفر و المحول هنا |
| İnsanların milyonlarcasının kör olması sadece bir istatistiki bir rakamdan ibaret. | TED | إصابة الأشخاص بالعمى بالملايين لا يتعدى كونه أرقاما إحصائية. |
| Ben sahneye ilk çıktığımda verdiğiniz tepkileri, kendinizin kör kalma ihtimalini ve hatta değer verdiğiniz birinin kör kaldığını düşünün. | TED | فكروا عن ردة فعلكم عندما وقفت على المنصة، أو تنبؤ بإصابتكم بالعمى، أو أن أحدا ممن تحبونهم أصيب بالعمى. |
| Yıllar sonra kör olmalarının nedeninin muhtemelen bir bakteriyel enfeksiyon olduğu ortaya çıktı. | TED | وبعد عقود, تبين أن السبب في إصابتهم بالعمى كان في الغالب نوع من الإصابة البكتيرية. |
| kör oluncaya kadar bile glikoz moleküllerine baksanız, neden tadının tatlı oldugunu göremezsiniz . | TED | إذا نظرنا لذرات الجلوكوز حتى نصاب بالعمى لن ترى لماذا طعمها حلو |
| Sonuçta yılda 25000 kişi kör kalıyor, Yüzbinlercesi bir uzvunu kaybediyor. Her yıl! Çaresi olan bir şey için! | TED | ونتيجة لذلك 25،000 شخص يصاب بالعمى سنوياً ، مئات الآلاف يفقدون أطرافهم ، كل سنة ، لشيء يكون قابل للحل. |
| Antarktika'nın buzu büyüleyici bir ışık ile parıldıyor, korunmayan gözleri kör ediyor. | TED | ان الثلج في القطب الجنوبي يتلألأ بضوء باهر يمكنه ان يصيب العين الغير محمية بالعمى |
| Kimi insanın gözü kör oluyor. Ben de farkındayım. | Open Subtitles | حسناً , فأن بعض الأشخاص مصابون بالعمى هذا ما يلفت أنتباهى معظم الأحيان |
| Adam güneşin özünde ne olduğunu merak etmiş... ve kör olana kadar gözlerini dikip ona bakmış. | Open Subtitles | لقد حدق فى ذاك الجرم الإلهى حتى أصيب بالعمى |
| Güneş insanı kör edecek. | Open Subtitles | يمكن للمرء أن يصاب بالعمى بسبب هذه الشمس |
| Bir dolandırıcının kör ve sakat numarası yaptığı şikayetleri aldık. | Open Subtitles | تلقينا شكاوى عن مخادعين يدّعون إصابتهم بالعمى والإعاقة |
| Sonra kalıcı olarak kör olacak, sonra solunumu duracak. | Open Subtitles | و ستصاب بالعمى بشكل دائم و سينهار مركز التنفس |
| Sonra düğmeye basıyorsun ve mekanizma çalışarak gördüğün en parlak, kör edici ışığı çıkartıyor. | Open Subtitles | وبعد ضغطك على الزر ويخرج من هذه الألة الصغيرة أقوى ضوء يمكن أن تراه عينيك لدرجة تصيبه بالعمى |
| Bunu yut! Tadı iğrenç. kör de ediyor! | Open Subtitles | إنه مرٌّ جدا، وعلى أي حال، سيصيبني بالعمى |
| Eğer öncesinden açarsan, kör olursun. Anladın mı? | Open Subtitles | إذا نزعتهم قبل ذلك الوقت، ستصاب بالعمى أتفهم ؟ |
| Hatta görme engelli bebekler bile insan sesini duyunca gülümsüyorlar. | TED | وحتى الاطفال المصابين بالعمى .. يبتسمون استجابة للاصوات من حولهم |