"بالغرباء" - Translation from Arabic to Turkish

    • yabancılarla
        
    • yabancılara
        
    • yabancılar
        
    • yabancıları
        
    • yabancıyla
        
    • yabancıların
        
    • yabancı
        
    Onunla ilgili hiçbir şey hatırlamayan yabancılarla dolu şehre gelmiş olurdu. Open Subtitles هي لن تعود الى مدينة مليئه بالغرباء نسيوا كل شيء عنها
    Yine kendinizi yabancı bir ülkede, yabancılarla çevrili bulursanız gülümsemek size oldukça çok zaman tanıyacaktır. TED ولكن إذا وجدت نفسك يوماً ما محاطاً بالغرباء في أرض غريبة، فإن ابتسامة ودية يمكن أن تساعد كثيراً.
    Ayrıca, küçük miktarlı parayla yapılan güven deneylerim için yaşamımızda ne sıklıkta yabancılara güvendiğimiz hususunu yakalamadıgı için endişeliydim. TED أنا أيضاً قلق بخصوص نقطة أن تجاربي مع دفعات صغيرة من المال هى بالحقيقة لا توضح تماما كيفية ثقتنا بالغرباء.
    Kesin olan bir şey varsa o da bu toplumun yabancılara güvenmemesi. Open Subtitles شيء واحد مؤكد حول هذه الجالية انها لا تثق بالغرباء بالكاد ياتمنون من بالداخل
    Elbette yabancılar nadiren kabul edilir... ama istisnalar da var. Open Subtitles بطبيعة الحال ، من النادر أن يتمّ السماح بالغرباء
    Tabi bu küçük yerde yabancıları aptal yerine koymak adet değilse. Open Subtitles ..مالم يكن ذلك عُرف أن تحاول الإستخفاف بالغرباء.. في هذا المكان الصغير
    Bu şeyler hakkında bir grup yabancıyla konuşmak kolay olmamalı. Open Subtitles ليس من السهل التحدّث في غرفة مليئة بالغرباء عن هذه الأشياء.
    Ben böyle görünseydim... yabancıların yüzüne bakmazdım ki... ne kadar çirkin göründüğümü daha az kişi söylesin. Open Subtitles لو كان ذلك العبوس على وجهي لمللت من تذكير الناس لي بقباحتي وما كنت لأحدق بالغرباء
    Belki, gelip evinin yabancı kişilerle dolu olduğunu görsen sen de bunu garipserdin. Open Subtitles قد تجد الأمر غريباً إذا عدت إلى منزلك لتجد أن بيتك مليئ بالغرباء
    Bebeğimiz olacağı için havanın sıfırın altında olduğu ve yabancılarla dolu olan bir kente taşınmak delilikmiş. Open Subtitles وأنه الوقت الغير مناسب جداً أن ننتقل الى منطقة باردة ومدينة مليئة بالغرباء
    Tamamıyla yabancılarla dolu bir masada oturup, yine de ailenizle berabermiş gibi hissedebiliyorsunuz. Open Subtitles تجلس على طاولة مليئة بالغرباء ومع ذلك تشعر أنّهم عائلتك
    yabancılarla dolu görünmez bir evren intrenete bağlı ve hayata bağlı değil. Open Subtitles كون مخفي ملئ بالغرباء مرتبطون عبر الانترنت
    Eğer yabancılarla dolu bir binaya yeni taşınmış genç bir kadın olsaydım ne isterdim diye düşündüm. Open Subtitles تصورت لو اني مثلك : امرأة وحيدة في شقة و محاطة بالغرباء ماذا كنت ساريد؟
    Sadece yabancılara şüpheyle yaklaşırız o kadar. Open Subtitles نحنُ نشتبه بالغرباء, هذا كل ما في الأمر
    Genellikle yabancılara bu kadar çabuk ısınmaz. Open Subtitles إنه لا يمتزج بالغرباء عادة بهذه السرعة
    Peki niye yabancılar olmasın ki? TED فلم لا يكون الإحساس بالغرباء أيضا؟
    Aramızda yaşayan bu kişilere biz yabancılar diyoruz. Open Subtitles يحيا بيننا من ندعوهم اليوم بالغرباء
    Oradan içeri ilk girdiğimde ülkenin iyiliği için çalıştığını sandığım yabancıları görünce vatanseverliğim kabarmıştı. Open Subtitles فى أول مره مشيت هناك محاطه بالغرباء الذين ظننتهم يعملون لصالح الدوله
    Gelenekleri bu olmalı. Yani yabancıları karşılama tarzları. Open Subtitles لابد أن هذه عادتهم، طريقتهم في الترحيب بالغرباء
    Kuzey Amerika'nın büyük merakla beklenen depolama kongresinden dört gün önce en iyi dolap fikrimi, bir oda dolusu yabancıyla paylaşayım tabii. Open Subtitles وكأنني سأشارك أفضل أفكاري حول الخزائن مع غرفة مملوءة بالغرباء أربعة أيام قبل أكثر مؤتمر خزائن
    Kendi ofisinde yabancılarla uğraşmadan takılmak varken neden burada yabancıların arasında oturduğunu sorabilir miyim? Open Subtitles هل يمكنني سؤالك ماذا تفعلين بين الغرباء بينما لديك مكتبك ولا تهتمين كثيراً بالغرباء ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more