| Muhtemelen Biraz baskı altında hissettiniz, belki de yanınızdaki kişiden şüphe duydunuz. | TED | ربما كنت تشعر بالقليل من الضغط، ربما الشكّ في الشخص الجالس بجانبك؛ |
| Bu durumda burada benimle birlikte bulunmaktan Biraz rahatsız değil misin? | Open Subtitles | إذن ألا تشعرين بالقليل من التوتر كونك بمفردك معى الآن ؟ |
| Senden fikir almaya gelip, çok az şey söylemiş olması tuhaf. | Open Subtitles | يبدو غريبًا أنه قدم إليك لمشورتك ومن ثم يخبرك بالقليل جدًا |
| Eminim geçmişimle küçük bir bağlantı kurmam senin için sorun olmaz. | Open Subtitles | أنا واثق أنك تستطيع إشباع رغباتي بالقليل من التواصل مع ماضيّ |
| birkaç piyonu daha devirince kraliçenin topraklarında daha da ilerledim. | Open Subtitles | بعد الإطاحة بالقليل من البيادق، تقدمت أكثر صوب منطقة الملكة. |
| Üzgünüm Jody, senin bunu Birazcık yapman gerekiyor. | TED | آسفة .. يجب ان تقومي بالقليل من هذا يا جودي .. |
| Wellington ise bir ordunun daha ufak parçalara ayrılması gerektiğini bildiğinden Fransız'ların bir adım önünde olup onları varlığı ile rahatsız etmektedir. | Open Subtitles | بالقليل من الرجال و المعدات ظل على خطوه واحده فى مواجهة الفرنسيين يضايقهم بتواجده |
| Sanırım sana bir parça anlatabilirim... ya da çoğunu. | Open Subtitles | يمكننى أن أخبركِ بالقليل عن الامر حسناً , ربما بمعظمه |
| Biraz daha ilgiyle ve vücudunun cazibesiyle hizmetkarlıktan öteye gidecektir. | Open Subtitles | بالقليل من العنايه وجاذبية جسدك قد يصبح أقرب من ذلك |
| Burası Biraz bir dekorasyonla herhalde hala lanet bir cehennem çukuruna benzerdi. | Open Subtitles | بالقليل من إعادة ترتيب الأشياء بهذا المكان قد يستمر بكونه محل مشؤوم |
| Kendimi Biraz stresli, Biraz fazla çalışmış hissediyordum ama en iyisinden öğrendim işi. | Open Subtitles | كنت أشعر بالقليل من الإجهاد القليل من الإرهاق العملي لكنني تعلمت من الأفضل |
| Şimdi herkesi Biraz tanıdığına göre bize kendinden bahseder misin? | Open Subtitles | والآن أنتِ تعلمين القليل عنهم فلمَ لا تخبرينا بالقليل عنكِ؟ |
| İnsanların az Biraz amaç ve bol zamanla neler yapabildiğine şaşırırsın. | Open Subtitles | لدُهشت ممّا يمكن للمرء فعله بالقليل من الغاية ووفرة من الوقت |
| Bir gizli ajan virüs bakteriye bulaştığı zaman Biraz casusluk yapar. | TED | عندما يقوم عميل سري من الفيروسات بإصابة بكتريا بالعدوى، فإنهم يقومون بالقليل من أعمال التجسس. |
| Kazandığım az parayla, hem kendimi geçindirip, hem de babama ve ağabeyime para gönderiyordum. | TED | بالقليل الذي أجنيه كنت أغطي نفقاتي ثم أرسل المال إلى شقيقي ووالدي |
| Dünyanın zengin kısmının kendilerine çok az destek olduğuna inanıyorlar. | TED | إنهم يشعرون أن العالم الأغنى ساندهم بالقليل |
| İlginç bir şekilde, fiilen çok küçük bir finansman ile dört eyalette olan neredeyse 150 tane etkinlik. | TED | ومن المثير للاهتمام، تقريباً كل الأحداث التي قمنا بها حتى الآن، بالقليل من التمويل، ١٥٠ حدثاً في أربع ولايات. |
| Yoksa karısı hakkında birkaç yalan mı söyledin? | Open Subtitles | أم أنك أخبرته بالقليل من الأكاذيب عن زوجته ؟ |
| Birazcık bile yapsaydım, satışları iyi olurdu. | TED | وحتى لو قمت بالقليل من الجهد فإن المبيعات ستكون على ما يرام. |
| Bu sizin ödül programınız ve beni izlerseniz seremoniden önce ufak bir tanışma faslı olacak. | Open Subtitles | و لو سمحت باللحاق بي. سوف نحظى بالقليل من اللقاءات والتحايا قبل الحفل. |
| Beni hapisten çıkarabildiğine göre bir parça sevmiş olman gerek. | Open Subtitles | أنا أعنى أنك معجب بى ولو بالقليل لكى تخرجنى من السجن. |
| Özür dilerim, Biraz başım dönüyor. | Open Subtitles | المعذره أنا أشعر بالقليل من الدوار |
| Bizden daha azıyla geçinen pek çok insan var. Kesinlikle. | Open Subtitles | نعيش على القليل الكثير مِنْ الناس تعيش بالقليل |
| Gitmeden önce, azıcık yoga yapmak ve esnemek için 30 dakikamız var. | Open Subtitles | ليس بعد حسنًا ، لدينا 30 دقيقة للقيام بالقليل من اليوغا و حركات التمدد |
| Onun Birazını hissedebiliyoruz ama geri kalanı nerede? | TED | نحن نشعر بالقليل بها . لكن أين بقيتها ؟ |
| Bir veya ikisinin mükemmel evliliği var. Diğer çiftler Daha azına razı olmayı çözmüşler. | Open Subtitles | زوج واحد أو اثنان لديهم زواج مثاليّ والآخرون عرفوا كيف يرضون بالقليل |