| Örneğin, müzikal bir nota kağıtta tamamen yakalanamaz ve ifade edilemez. | TED | على سبيل المثال، بالنسبة للنوتة الموسيقية لا يمكن التعبير عنها بالكامل على الورق بعد الاستماع إليها. |
| Artık bilgisayardaki çizimlerden tamamen yeni proteinler tasarlayabiliyoruz. | TED | نستطيع الآن تصميم بروتينات جديدة بالكامل على الحاسوب من خلال مسحة. |
| Bu bölgeler tamamen uzaya açık Rodney. | Open Subtitles | هذا القطاع مفتوح بالكامل على الفضاء, رودني |
| Bu tamamen ne dilediğine bağlı bir şey. | Open Subtitles | هذا يعتمد بالكامل على الأمنية التي تمنيتها |
| Bu bölgeler tamamen uzaya açık Rodney. | Open Subtitles | هذا القطاع مفتوح بالكامل على الفضاء, رودني |
| Meseleyi tamamen dünyayı karşısına almış bir adam olarak görüyorum. | Open Subtitles | أنا أري القِصة بالكامل على إنها رجُلُاً واحد ضِدّ العالم بأسرِه. |
| 72 saat uyanık kalırlar ve tamamen hedeflerine odaklanmış hâlde beklerler. | Open Subtitles | يمكنهم أن يظلوا مستيقظين 72 ساعة و البقاء مركزين بالكامل على أهدافهم |
| Depoyu tamamen bilimsel araştırmalara odaklamış. | Open Subtitles | قام بتركيز المستودع بالكامل على المساعي العلمية. |
| Bebek tamamen annesine muhtaçtır ve annesi de ona karşı çok hassastır. | Open Subtitles | يعتمد الرضيع بالكامل على والدته، وهي شغوفة به |
| Çok geçmeden imparator üzerinde muaazam bir etkisi olmuş ve tamamen tahtı kontrol etmiş. | Open Subtitles | وأصبحت ذات تأثير كامل على الأمبراطور إلى أن سيطرت بالكامل على العرش |
| Hatta kan damarları, tamamen etrafında büyüdü. | Open Subtitles | حتى الاوعية الدموية . تكونت بالكامل على محيطها |
| Dünya Ticaret Örgütü: pakt bazlı bir organizasyon tamamen pakt bazlı ve buna rağmen, en güçlü Birleşik Eyaletleri bile kontrol edebilecek kadar kuvvetli ve sorgulayacak gerektiğinde. | TED | منظمة التجارة العالمية: منظمة قائمة على المعاهدات، مستندة بالكامل على المعاهدات، وحتى الآن، قوية بما يكفي لتعرّض حتى الاقوى، الولايات المتحدة، إلى الحساب إذا لزم الأمر. |
| Bu üç iç içe geçmiş süreçler bireyler için radikal sonuçlarla batı toplumlarının tüm geleneksel mafsallarını tamamen yok etti. | TED | وهذه الإجراءات الثلاث مجتمعة قد قضت بالكامل على جميع السلوكيات التقليدية في المجتمعات الغربية التي كان لها آثار راديكالية على الأفراد |
| Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti. | TED | هذ الاستفتاء تم بالكامل على الإنترنت. |
| tamamen ikna gücüme dayanarak. Gurur duyuyor musun? | Open Subtitles | مُعتمدة بالكامل على قوّة إقناعي |
| Hareketlerimi tamamen kontrol edemiyormuşum gibi gözüküyor. | Open Subtitles | -يبدو أنني لستُ مسيطرة بالكامل على تصرّفاتي |
| tamamen havamdayım. | Open Subtitles | مزيد من التحكم أنا بالكامل على طريقتي |
| Buna tamamen kafayı takmışsın. | Open Subtitles | أنتي تُركِزيِن إهتمامك بالكامل على هذا. |
| Emin olabilirsin yine tamamen SYNAPSE'e odaklandı. | Open Subtitles | أنت مقتنعة بأنه يركز بالكامل على (سينابس) من جديد. |
| Roma, Kuzey Afrika'dan gemilerle gelen tahıla neredeyse tamamen bagımlı hale gelmişti. | Open Subtitles | أضحت (روما) معتمدة بالكامل على الحبوب القادمة من شمال أفريقيا. |