kamera tüm bu sahneleri hiç olmadığı kadar ulaşılabilir hale getirmiş olabilir; ama bu sadece kamerayla ilgili değil. | TED | ربما جعلت الكاميرا الحصول على هذه المشاهد أكثر سهولة من أي وقت مضى، ولكن لا يتعلق الأمر بالكاميرا فقط. |
Ve bu beni büyüledi, çünkü hayatımın çoğunu kamerayla orda burda harcamıştım. | TED | وذلك اذهلني لانني كنت اعبث بالكاميرا معظم حياتي |
Yeni aldığım Kamerayı biraz kurcalamak istiyordum. | TED | أردت اللعب بالكاميرا الجديدة التي اشتريتها لتوّي. |
Konnie, Kamerayı anakayaya indirebilmek için yeterince uzun olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أنه طويل كفاية ليسير بالكاميرا طوال طريقها لصخور الأساس |
Fakat çoğu ilginç iş kamera görüntüsünde toplanıyor. | TED | ولكن وكل العمل المثير تقريبًا يوجد بالكاميرا الآن |
Bunlar suikast esnasında konvoya odaklanan tek Kameranın çekebildiği görüntüler. | Open Subtitles | نعم سيدي، هذه فقط هي خدع الكاميرا بالكاميرا الوحيدة ذات التركيز |
Burada sağ üstte robotun kamerayla ne gördüğüne bakabilirsiniz. | TED | ترون هنا في أعلى اليمين، ما يراه الروبوت بالكاميرا. |
Bu kamerayla kaydettiğin her anda var. | Open Subtitles | هذا الصوت كان ضمن كل شيء سجلته بالكاميرا |
Sürekli kamerayla dolanmayan ve canavar kılığına bürünmemiş çocuklarla vakit geçirmek sana da iyi gelecek. | Open Subtitles | و سيكون بصالحك قضاء وقتاً مع فتيه لا يركضون بالكاميرا واضعين مكياج وحوش |
Akciğerlerim berbat durumda ama bir kamerayla cümlelerimi tamamlayabiliyorum. | Open Subtitles | ولكن رئتاي ليسوا بخير ولكن بالكاميرا.. يمكنني أنهاء الجملة |
Kamerayı uzaktan kontrol etmeye ihtiyacı vardı böylelikle ayılar rahat bir şekilde balık yakalamaya devam edebilirlerdi. | Open Subtitles | احتاج إلى التحكّم بالكاميرا من مسافة أبعد لكي تكون الدببة هادئة ليستمرّو بالصيد |
O aleti kontrol edecek, sen de Kamerayı. | Open Subtitles | ستتحكم هي بالجهاز، وأنت عليك التحكم بالكاميرا. |
Kamerayı kuruyorum, dosyalıyorum, ortam müsaitse espri yapıyorum bazen olmuyor tabi. | Open Subtitles | أصور بالكاميرا أصنع تقريرًا أكوّن حس الدعابة إن كان مزاج الضحية سيئًا وأحيانًا حتى وإن كان مزاجه جيدًا |
Arabanın arka koltuğundan kimyasala bulanmış bir bez alıp sağ eliyle ağıza koyuyor ve sol eliyle tereddütsüz bir şekilde Kamerayı uzatıp yüzün önünde tutuyor. | Open Subtitles | ـ من الكرسي خلفها ، يأخذ قطعة قماش مختلطة بسائل كيميائي بيده اليمنى ـ ويضعه على فمها ـ وبيده اليسرى يمسك بالكاميرا ويثبتها أمام وجهها هكذا |
Dinle, süreyi üç güne düşürdüm ama kamera da olacak. | Open Subtitles | ,إستمع، لقد قللتُ المدّة لثلاثة أيام لكنّها ستحصل علي تسجيل بالكاميرا |
kamera seni kaydetti. Bence arabayı da görmüştür. | Open Subtitles | عرف صوتك واراهن أنه صورك بالكاميرا ورأى سـيارتنا اللعينة |
Aslında biraz daha karışık, elinde kamera ile dolaşabileceğin bir yer değil. | Open Subtitles | في الحقيقة هو أكثر تعقيدا من ذلك وفي الحقيقة هو ليس مكانا يمكن أن تجري فيه بالكاميرا |
Bombalama günü, Kameranın önünden 90 dk. ara ile 2 kere geçmiş. | Open Subtitles | مرَ بالكاميرا مرتين خلال 90 دقيقة يوم الانفجار |
Yani, umarım kameraya çekmeden önce... | Open Subtitles | حسناً , أنتِ تعلمين , على أمل أنه عندما نصوره بالكاميرا |
Kameranı çalıştırdın, yere pudra döktün ve daha da boka sardı, değil mi? | Open Subtitles | لقد قمت بالتصوير بالكاميرا و البودرة على الارضية و قد أصبح الأمر أسوأ صحيح |
Belli ki, kamerada gözükeceğini hiç düşünmemiş. | Open Subtitles | من الواضح انه لم يتوقع انه سيظهر بالكاميرا |
- Evet. Hepsini küçük kameramla çektim. | Open Subtitles | -لقد صورتهم جميعًا، بالكاميرا الصغيرة خاصتي |