"بالمخدرات" - Translation from Arabic to Turkish

• uyuşturucu
• uyuşturucuyla
• uyuşturucularla
• uyuşturucuya
• uyuşturucudan
• esrar
• uyuşturucuyu
• ilaç
• İlaçları
• mal

Pekala, bir şey bulamamışlar uyuşturucu bağlantılı bir hesaplaşma olduğunu sanıyorlar...
حسنا، لم يجدوا شيئا في الحقيقة يظنون أن الأمر متعلق بالمخدرات

Kan kusmaya ve iki düzine uyuşturucu bağımlı ve bağımsız semptoma geri döndük.
عدنا إلى القيء المدمّى ودزينة الأعراض التي لها أو ليس لها علاقة بالمخدرات

Şehri uyuşturucu satıcılarından temizlemiş bu hükümetin cesaretini kırmak istiyorlar.
إنهم يريدون قتال الإدارة الأفضل لتنظيف المدينة من الإتجار بالمخدرات

uyuşturucuyla pazarlamak kolay oluyordur, peki ırza geçme işiyle kim ilgileniyor?
من السهل ان تعلقهم بالمخدرات.. لكن من يهتم بفض عذريتهم ؟

Interpol, geçen yıl en az bir düzine uyuşturucu cinayeti işlendiğini tahmin ediyor.
قدر الأنتربول دزينة على الأقل من جرائم القتل المتعلقة بالمخدرات خلال سنة واحدة

Bu yüzden çalarlar, bu yüzden uyuşturucu satarlar bu yüzden öldürürler.
أنفسهم لهذا السبب يسرقوا لهذا السبب يتاجروا بالمخدرات لهذا السبب يقتلوا

Doğrusunu söylemek gerekirse, uyuşturucu söz konusu olunca, Amerika kafadan çatlak.
لا، إن الحقيق هي أن أمريكا مجنونة حقاً حينما يتعلق الأمر بالمخدرات

uyuşturucu satmanın cezası ne kadar, altı yıl mı?
مدّة السجن المحدّدة للتعامل بالمخدرات كم هي ، ست سنوات؟

Asla uyuşturucu taşımam. Bu, inancıma aykırı.
أنا لا أتعامل بالمخدرات أبداً هذا الشيء يخالف معتقدي الديني

Leonard uyuşturucu için tutuklanmış mıdır?
أسبــق أن تم إلقاء القبض على أندى ليونارد فى أيه تهمة تتعلق بالمخدرات ؟

12 yaşımdan beri uyuşturucu işindeyim.
كنت أتاجر بالمخدرات عندما كان عمري 12 سنة

Taşıdığın kargo uyuşturucu.
و بصفة خاصة أحببت مخزن سفينتك الملئ بالمخدرات

Michael Carr'a ait konutta uyuşturucu satıldığına dair ihbar aldık.
معلومات وصلت إلينا أنا مايكل كار صاحب هذا المنزل يتاجر بالمخدرات

Söze, o zamanlar öyle güçlü değilmiş, uyuşturucu işiyle falan uğraşıyormuş.
كان في وقتها مازال صغيرا.كان يتعامل بالمخدرات فقط

Karşılığında 50 dolar almıştı. İçer ve uyuşturucu kullanırdı.
بالمقابل، دُفع له 50 دولار، وهو يعمل بالمخدرات

Hastanenin görevi uyuşturucuyla ilgili bir hasta geldiğinde polise bildirmektir.
واجب المستشفى هو إبلاغ الشرطة عندما توجد حادثة تتعلق بالمخدرات

Bir araba dolusu uyuşturucuyla yakalanmayı göze alamazdık,..
لا نريد أن نخاطر بقبضهم علينا بسيارة مليئة بالمخدرات

Diyelim ki masa uyuşturucuyla dolu, tamam mı?
لنقول هذه الطاولة هنا مليئة بالمخدرات حسنا؟

Bilmediğimiz şey... Kendall'ın uyuşturucularla... nasıl o bölgede öldüğü.
ما لا نعرفه هو كيف انتهت كندال هناك وهي معبأة بالمخدرات

Geçmişte kumar ve diğer işlerde yardımcı olan polisler bile, uyuşturucuya geldi mi yardımcı olmayacaklardır.
حتى دوائر الشرطة التى ساعدتنا فى الماضى فى القمار و غيرة سترفض مساعدتنا عندما يتعلق الأمر بالمخدرات

Fleur de Lys takımı tarafından draft edilmişti. uyuşturucudan yakalanıncaya kadar, Quebec'te yarım sezon oynamıştı.
لعب نصف الدوري ل كيوبيك قبل ان ينخرط بالمخدرات

Müslümanlara benzerler, tek fark esrar içmeleri, uyuşturucu satmaları, yapmaları gerekeni yaparlar.
إنَهُم مِثلُ المُسلِمين إلا أنَهُم يُدَخِنونَ الحَشيش و يُتاجِرونَ بالمخدرات

Onu severdim. O da uyuşturucuyu çok severdi.
أحبّبتها حبّاً جمّا، وقد كانت مولعة بالمخدرات

İlaç kullanmaya başlamadan önce 8 ay seks yapamamıştık oysa.
لم نقم بالجنس لثمانية أشهر قبل أن أبدأ بالمخدرات

İlaçları nereye koyduklarını iksir yapmasını bilir.
الولد الحاذق يعرف اين هم يحتفضون بالمخدرات يصنع جرعة

Bahse girerim koluna bir milyon dolarlık mal şırınga etmiştir.
أنا متأكد من أنّه حقن ذراعه بالمخدرات فوق المليون مرة