para dolu ayakkabı kutularından bir konteynır dolusu var, birinci sınıf malzeme satarlar - duyarlı biri mutlaka dahil olmalı. | Open Subtitles | انهم لديهم وعاء ملىء بالنقود فى صناديق الأحذية انهم يبيعون أجود أنواع المخدرات لابد أن يكون من بينهم شخص ماهر |
Sonra dün... Bankadan döndü para dolu çanta ile borcunu ödedi. Ve gitti. | Open Subtitles | ولكن البّارحة، جاء من المصرف بحقيبة مليئة بالنقود دفع دينه وذهب في طريقه |
Ama fazlasıyla birlikte araba dolusu para elinizde olacak efendim. | Open Subtitles | عندئذ سأحضر لك عربة مملوءة بالنقود إضافة للغرامة يا سيدي |
Bu orospu çocuğunu boynundan sürükleyecek... ve parayı alman için sana yalvartacağım. | Open Subtitles | أنا سأسحب هذا المتعجرف من عنقه وسأجعله يتوسل لكي لكي تقبلي بالنقود |
Asıl ilginç olan, kanundan kaçıyoruz kuçak dolusu parayı çalıyoruz ve bunu kimse bilmiyor. | Open Subtitles | الشيء المدهش اننا هاربون من القانون نحن غارقون بالنقود ولا احد يعلم ذلك |
İşimizi eğlence ya da yük haline getirme gücü. parayla ilgisi yok. | Open Subtitles | أو أن يجعل عملنا متعةً أو عبئاً الأمر ليس له علاقةً بالنقود. |
Bu yuzden, bu parayla sonunda hak ettigi tatili ona verecegim. | Open Subtitles | لذا، فأول ما سأفعله بالنقود أن أعطيه أخيراً ما كان سيجنيه. |
Sonra dün... Bankadan döndü para dolu çanta ile borcunu ödedi. Ve gitti. | Open Subtitles | ولكن البّارحة، جاء من المصرف بحقيبة مليئة بالنقود دفع دينه وذهب في طريقه |
Gogo'ya, adamın cüzdanında bir sürü para gördüğümü söylerim. | Open Subtitles | سأقول لجوجو اننى رأيت هذا الرجل يفتح محفظة مليئة بالنقود الكثيرة |
Otuz saat sonra hayatta kalan olursan cebine para doldurup, seni azat edeceğim. | Open Subtitles | إذا كنت الأخير الباقي حياً بعد 30 ساعة سأعطيك حريتك مع جيب ممتلئ بالنقود |
para idare edemem ve yapmama izin verdikleri şeylerle sınırlıyım. | Open Subtitles | ولا يحقّ لي التصرّف بالنقود أنا مُقيّدٌ فيما يخصّ تصرفاتي .. |
O iki ciğerinin arasında yürek değil... dolgun para keseni taşıyorsun sen. | Open Subtitles | بين رئتيك لا يوجد قلب و لا روح لا يوجد غير حقيبة مليئة بالنقود |
Burada bir valiz dolusu para olduğunu ve bunu istemediğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أخبرهم أنه يوجد حقيبة مليئة بالنقود وأنك لا تريدها |
parayı aldım çıktım. Sokakta üstüme çullandılar. Birkaç adama borcum vardı. | Open Subtitles | خرجت بالنقود ,و ضربوني في الشارع,كانا رجلين أنا مدين لهما,لذلك أعطيتهما النقود |
Beşe bir mi? - İşte bu benim beşliğim. - Al, parayı sen tut. | Open Subtitles | ـ هذه خمسة دولارات خاصتي ـ هاك, امسك بالنقود |
parayı bir saat içinde bırakacağız. 7:00'de diyelim mi? | Open Subtitles | سنلقي بالنقود خلال ساعة بالضبط فلنقل مثلاً في السابعة مساءً؟ |
parayla ne yapacağı konusunda da tavsiyede bulundun, değil mi? | Open Subtitles | لقد نصحته بما عليه فعله بالنقود , أليس كذلك ؟ |
Ceplerini araştırdım. parayla dolu bir cüzdan, kredi kartları ve kimliğini buldum. | Open Subtitles | قمت بتفتيش جيوبه، ووجدت محفظة مليئة بالنقود و بطاقات إئتمان و هوية |
İçi nakit, telefonlar ve pasaportlarla dolu bir çantası vardı. | Open Subtitles | ،لقد احتفظ بحقيبة سفر، مملوءة بالنقود هواتف نقالة، جوازات سفر |
Bilirsin, yeniden düzenlerken Paraya Sıkışmışlar. | Open Subtitles | أنت تعرف، أظن أنهم يتصرفون بالنقود لغسلها |
İyi ki parasına oynamıyoruz. Yoksa sizi iflas ettirmiştim. | Open Subtitles | جميل أننا لم نكن نلعب بالنقود و الا كنت أفلستك |
bunu paradan alamazsınız bunu bağlanmaktan alırsınız | Open Subtitles | لا يمكنك أن تشتريه بالنقود, سوف تحصل عليه بالترابط. |
Büyük çiftliklerin ortasında bir banka bulacağız yılda bir kere - örneğin şu an-, Çiftçi John ürünlerini biçen Juan ya da Ramon'a parasını ödeyebilsin diye kasası nakitle dolu olan. | Open Subtitles | اذا سنجد بنك وسط عدد كبير من المزارع الكبيرة ومرة واحده بالسنة ، وبمعنى أخر الان وسيملؤ ذلك السرداب بالنقود |
Evet şunları nakite çevir sen | Open Subtitles | أذهبى لتغيير ذلك بالنقود أنا سألعب بهؤلاء |
Eğer sorun paraysa, işte, alın birazını. | Open Subtitles | اذا هذا يتعلق بالنقود هنا.اخذ قسم منها |
Paranı turşu kavanozunda saklayacaksan içinde ne kadar paranın olduğunu da bilmen gerekir. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تحتفظ بالنقود في مرطبان المخلل، فلتعرف كم المبلغ |