çamur sıçramış, ama bu aralar hiç yağmur yağmadı. | Open Subtitles | ملطخة بالوحل على الرغم من عدم سقوط المطر مؤخراً |
İyi haber şu ki, Jantımızı buldum, dev bir çamur yığınında. | Open Subtitles | الخبر الجيد انني وجدت غطاء العجلة وسط حقل ملئ بالوحل |
Bebek filler ölümcül çamur çukurlarına saplanabilirler. | Open Subtitles | قد تلتصق صغار الفيلة بالوحل على نحو مميت. |
Bu yüzden sen de onları vurdun ve çamura gömdün. | Open Subtitles | إذاً، أنت أطلقت عليهم، وأنت أغرقتهم بالوحل. |
Geçen akşam elimde bununla beraber çamura bulanmış bir şekilde uyandım. | Open Subtitles | استيقظت ليلة البارحة مُغطّى بالوحل ومعي هذه. |
Çamurun içinde, kirin, toprağın, toprak kozmonun güzel anısında. | TED | لتصل إلى الوحل، والأوساخ، والأرض، لأجل الذكرى المحببة عن الكون الملطخ بالوحل. |
İki demet menekşe çamurda ziyan oldu. Gitti koca bi günün kazancı. | Open Subtitles | اثنتين من ورود البنفسج متسخة بالوحل إنها مصدر معيشتي |
Çamurun etrafında yürüyen, kraliyet mensubu zerafetle yürümeyi, nasıl başarıyordu? | Open Subtitles | كيف لها وقد تمرّغت بالوحل.. أن تتهادى بكل ذلك البهاء؟ |
Bu Sharon Marquette'in yüzlerce yasal eskort müşterisine çamur atma girişimi. | Open Subtitles | إنه محاولة لتلطيخ سمعة مئات العملاء القانونيين الذين خدمتهم شارون ماركيت بالوحل |
Dağ tepelerinden kopup gelen çamur ve toprakla dolu durumda. | Open Subtitles | ذلك ملئ بالوحل و التراب الذي تم سحبه من سلسلة الجبال تلك |
- Evet. - Nehirden geldikten sonra arabaları nasıl bu kadar çamur yapmayı başardınız? | Open Subtitles | اجل , يبدو انتم وسياراتكم ملطخين بالوحل والطين لاجتيازكم النهر |
Will Balint bu sabah çamurda öldü... senin işe çamur içinde geç geldiğinle aynı sabah. | Open Subtitles | , ويل بالينت توفي هذا الصباح في الوحل نفس الصباح الذي أتيت به متأخرا ًللعمل مغُطى بالوحل |
Bir kadının başına gelince ahlak dersi vermekten çekinmiyor ama güçlü bir erkeğin başına geldiği an ona çamur atmakta özgürsün! | Open Subtitles | لا يمكنك الإنتظار للوعظ لو حدث هذا لامرأة لكن ثانيًا إنه رجل قوي و لا بأس بتلطيّخ أسمه بالوحل. |
Salıya kadar çamura bulanmış olacak ama o zamana kadar işimizin bu olacağı inancında. | Open Subtitles | كان مغطى بالوحل حتى يوم الثلاثاء، ولكن بعد ذلك تظن إننا سنحصل على هذا العمل، |
10 ya da 11 yaşında olduğu zamanlarda kiliseden sonra bir çocuk onu çamura itmişti ve tüm elbisesi mahvolmuştu. | Open Subtitles | عندما كانت بالعاشرة أو بأحدى عشر عامًا بعد الكنيسة قام فتى بدفعها بالوحل خرب فستانها |
Seni çamura batırıp domuz gibi cıyaklatacak... ..da olsak. | Open Subtitles | حتى لو اضطررنا إلى وضعك بالوحل وجعلك تُصدر صوت الخنزير |
Bazı eleştiriler diyor ki, "Ah, yazılım çamura saplanıp kaldı." | TED | قال بعض النقاد "آه، البرمجيات عالقة بالوحل"ـ |
Arazideydim hep, toz toprak içindeydim. | Open Subtitles | تجولت قليلاً، ملطخاً يدي بالوحل. |
Giysilerimi parçalayıp yüzüme toz toprak sürerek başka biri olabilirim. | Open Subtitles | بإمكاني تمزيق ملابسي وألطّخ وجهي بالوحل |
Sözde zaferinizden sonra, binden fazla İngiliz öldü ve çamurda çürümeye bırakıldı. | Open Subtitles | "بعد ما سميته بـ"نصر وموت أكثر من ألف بريطاني تركوا بالوحل ليتعفنوا |