Sovyetler, Andras Hegedus'un başbakan olarak kalmasına müsaade ettiler. | Open Subtitles | سمح السوفيت ببقاء أندراش هيجودوش رئيسًا للوزراء |
Batılı müttefiklerin barikatların orada kalmasına göz yummalarına inanamıyorlardı. | Open Subtitles | لم يستطيعوا تصديق أن الحلفاء الغربيين سيسمحون ببقاء الحواجز |
Bu arada Dan dedemin kalmasına izin verdiğin için sağol. | Open Subtitles | و بالمناسبة , شكراً "لسماحك ببقاء جدي "دان |
Daha önce hiç burada birinin kalmasına müsaade ettiğini görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرها أبداً تسمح ببقاء أحد هنا من قبل |
Bir de insanın hayatta kalması meselesi var. | TED | ومن ثمّ هناك السؤال المتعلق ببقاء الإنسان |
Dedektif Hoffman'ın kaderi Eric'in hayatta kalmasına bağlı. | Open Subtitles | مصير المخبر (هوفمان)، مرتبط ببقاء (إريك) حياً. |
Dedektif Hoffman'ın kaderi Eric'in hayatta kalmasına bağlı. | Open Subtitles | مصير المخبر (هوفمان)، مرتبط ببقاء (إريك) حياً. |
Uzlaşma jesti olarak, tabloların Belvedere'de kalmasına izin veriyorum. | Open Subtitles | كبادرة للمصالحة، أنني مستعدة للسماح ببقاء اللوحات في (بلفيدير). |
Bu insan, sadece kendi halkı... ...hakkında değil, aynı zamanda... ...halkının hayatta kalması için... ....bağlı olduğu ağaçlar, kuşlar... ...su, toprak, orman gibi her şey hakkında... ...yüzyılların tüm bilgisini ve ilmini... ...içinde barındıran birisidir. | TED | حيث أن هذا الشخص يملك في داخله كل المعرفة, وكل الحكمة, عبر قرون وقرون من الحياة, و هذه المعرفة ليست فقط عن قومه, ولكن عن كل شيء له علاقة ببقاء قومه: الأشجار, الطيور, المياه, التربة, الغابات. |
First Lady'nin kalması için-- | Open Subtitles | لا يمكن السماح ببقاء السيدة الأولى |