Davalı, dokuz adet malzemeyi yatak odasındaki dolabın içinden çıkardı. | Open Subtitles | أتت المتهمة بتسع أدوات من الرف الأعلى بخزانة غرفة النوم. |
Tamam, tahmini olarak döngü sonuna kadar dokuz olay olacak. | Open Subtitles | حسناً, لذلك ها هو يتنبأ بتسع أحداث لأنهاء هذه السلسلة |
Elimizdeki kabul formunda dokuz saat önce yediği yazıyor. | Open Subtitles | ولكن استمارة الدخول تقول أنها أكلت قبلها بتسع ساعات |
Bu kız kardeşinin söylediği. Kabul formunda ise onun dokuz saat önce yediği yazılı. | Open Subtitles | هذا ما تقوله شقيقتها، ولكن استمارة الدخول أنها أكلت قبل وصولها بتسع ساعات |
Dört yıl önce ise onun kabulden dokuz saat önce yediğine yemin etmiştiniz. | Open Subtitles | وأقسمت منذ أربع سنوات أنها أكلت قبلها بتسع ساعات |
- dokuz parmaklı bir kadınla düzüşüyorsun demek. | Open Subtitles | أيـّها الغبي اللعين ذو المرأة بتسع أصابع |
Merkez patlamasına yaklaşık dokuz dakika. | Open Subtitles | تم تقدير زمن الإنفجار الداخلى للقلب بتسع دقائق |
Burada her sınıftan dokuz Grand Prix kazandı, bunlardan yedisi art arda premier sınıftaydı. | Open Subtitles | لقد فاز هنا بتسع مرات في مختلف الفئات تتضمن 7 مرات متتالية في الفئة الأولى |
Ama son 48 saatteki dokuz vakayı onlarla ilişkilendirebiliriz. | Open Subtitles | لكن يُمكننا وصلهم بتسع حوادث حدثت فى ال48 ساعة الماضية. |
dokuz kere silahlı soygun yapmaktan tutukladık ama duruşmadan kaçtı. | Open Subtitles | لقد القينا القبض عليه بتسع تهم لسطو المسلح لكنه خرج بكفاله |
Şu anda 25 yaşında, serveti dokuz haneli rakamlara çıkmış ve arazisi kaya petrolü çıkan bir bölgenin tam ortasında. | Open Subtitles | أمّا الآن في الـ25 من عُمره، لديه ثروة تُقدّر بتسع أرقام، وفي مركز إزدهار الصخر الزيتي. |
dokuz ya da bir milyon dolar. Onun için anlamı büyük. - Fark eder. | Open Subtitles | بتسع دولارات أو مليون، إنّها تعني الكثير لها، ستلاحظ. |
Kıl fanila misali zorluk çekmen için dokuz kamçılı kırbaçla kendini kamçıla dememi mi istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد منّي ان أخبرك أن تجلد نفسك؟ بتسع ذيول قطط، أجعلك ترتدي قميص شعر؟ |
Siz bu formda hastanın dokuz saat önce yemek yediğini... | Open Subtitles | لقد أقسمتِ على هذه الإستمارة أنّ المريضة أكلت قبلها بتسع ساعات... |
Aşkları yeşerirken, sonunda dünyaya dokuz güzel erkek getirmişler. | Open Subtitles | وكما ازدهر حبهم ... فيالنهاية بورك بتسع شتلات صغيرة جميلة ... لم ينكسر غصن |
Yani sen benden dokuz yaş mı büyüksün? | Open Subtitles | اذا هذا يجعلك اكبر منى بتسع سنوات ؟ |
Hayır, değilsin. Babam annemden dokuz yaş büyük. | Open Subtitles | لست كذلك إن أبي أكبر من اُمي بتسع سنوات |
İspanya 16. YY'da Orta Amerika'da dokuz milyonluk bir ulus oluşturdu. | Open Subtitles | أمة في أمريكا الوسطى بتسع ملايين نسمة |
Küçük bir patlamada dokuz parmak kalınca 1989'da Sun Valley'de emekli olmuş. | Open Subtitles | تقاعد في(سان فالاي) عام1989 عندما انفجرت عبوه صغيره تركته بتسع اصابع |
- dokuz cins cinsel hastalığı vardı. | Open Subtitles | -كانت مصابة بتسع أمراض منقولة جنسيا. |