Yaşlı bir kadını zehirledin, kadın, kasılmalar yüzünden camdan fırladı. | Open Subtitles | وقمتى بتسميم امرأة عجوز وقمتى برميها من النافذة |
Zavallı Christian'ı öldürüp, sekreterimi hırpaladıktan sonra şimdi de karımı zehirlemekle suçlanıyorsun. | Open Subtitles | بأعتبار أنك قتلت المسكين كريستيان ضرب سكرتيري والأن أنت متهم بتسميم زوجتي |
Sana Kara Mühür'ün kadehlerine zehir koy demiştim, tüm fıçıya değil! | Open Subtitles | لقد أمرتك بتسميم كؤوس جماعة الختم الأسود |
Tüm o kadınları zehirleyen hizmetçi. | Open Subtitles | انها مدبرة المنزل تلك التى قامت بتسميم كل هؤلاء السيدات |
Ailesini potasyum siyanid ile zehirleyip kendi bedeninin benzine bulanmasını ve yakılmasını emretmiş. | Open Subtitles | لقد قامم بتسميم عائلته بالسيانيد وقد طلب من جنوده ان يضعوا الوقود على جثته. ويحرقوها |
Babamın eski mafya patronu beni zehirli kahve ile öldürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | زعيم المافيا رئيس والدي يحاول قتلي بتسميم الشراب المخفوق |
Video görüntülerine baktık. Adam, polis memuru kılığında gelmiş ve kardeşini zehirlemiş. | Open Subtitles | رجل تظاهر بانه ظابط ,هو من قام بتسميم اختك |
Jenna'yı ben zehirlemedim. | Open Subtitles | لم أقم بتسميم جينا |
Hayır, değirmen havuzunu sen mi zehirledin diye sormaya gelmiştim. | Open Subtitles | لا, لقد جئت كي أسألك : هل قُمت بتسميم الطاحونة التي تطل علي البركة؟ |
Kardeşime ne yaptın? Onun aklını zehirledin! | Open Subtitles | لقد قمت بتسميم عقله، هذا ليس أخي |
Beni Albay'ı zehirlemekle suçluyor! Ama ben yapmadım! | Open Subtitles | انه يتهمنى بتسميم الكولونيل, ولكنى لم افعل, لم افعل |
Bizi zavallı yaşlı Binbaşı Palgrave'i zehirlemekle sonuçlanacak yanlış bir iz üzerine sevk etti. | Open Subtitles | ان يقودنا الى التشتت والتضليل والذى ينتهى بتسميم المسكين العجوز الميجور بالجريف |
İntikam aldığımı sandım. Çünkü, viskime zehir katıp, beni orada yanarak ölüme terk edenin Keith olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد قصدت الإنتقام لأننى ظننت انه من قام بتسميم زجاجة السكوتش |
Bayan Franklin kahveye zehir koymuştu, sense bilmeden sehpayı döndürmüştün, fakat görüyorsun ya, Hastings, kanıtlamam olanaksız. | Open Subtitles | بأنها قد قامت بتسميم القهوة وانت بلا قصد, أدرت الطاولة ولكن, كما ترى يا هيستنجز لم استطع ان اُثبت ذلك |
Annelerini zehirleyen kötü çocukların başına neler geldiğini sana göstereceğim! | Open Subtitles | سأريك ما الذى يحدث للاولاد الصغار السيئون الذين يقومون بتسميم أمهم |
Sovyetler içeriye yemeği zehirleyen bir şef soktu. | Open Subtitles | زرع السوفيت شيف داخل المطبخ وقام بتسميم الطعام |
Annemin Francis'i zehirleyip zehirlemediğini soruyorsanız o zehirlemedi. | Open Subtitles | تسمم احد ابنائها اذا كنت تسألني مجددا بأن امي قامت بتسميم فرانسيس فهي لم تفعل |
Çarpık ve korkunçtular ve cadılarla, zehirli elmalarla dolu masalları dinlerken ellerimi sımsıkı kavrayıp sıkardı ve gerçek aşkın öpücüğüyle ilgili kısımların gelmesini beklerdi o kısımlar gelince de gülerek "Anne bir daha okusana." derdi. | Open Subtitles | وكان تمسك يدي وتعصرها بقوة حينما تقوم الساحرة بتسميم التفاحة.. وتنتظر قبلة الحب الحقيقي .. |
Frederic Mazur, babamın uşağı, onu zehirlemiş. | Open Subtitles | فريدريك ميزور خادم ابي قام بتسميم الكتاب |
Karımı ben zehirlemedim. | Open Subtitles | لم أقم بتسميم زوجتي. |
Tavşanların şapkadan çıktığını söyleyerek çocukların önemli düşünme becerilerini zehirlersek, astroloji ile homeopatiye inanan ve Ryan Reynolds'un, Green Lantern filmi için sevimli kerata Nathan Fillion'dan daha iyi bir seçim olduğunu düşünen yetişkinler yaratırız. | Open Subtitles | إذا قمنا بتسميم قدرة الأطفال على التفكير في هذه السن الحرجة بإخبارهم أن الأرانب تخرج من القبعات فسنخلق جيلاً من البالغين يؤمن بعلم الفلك والمعالجة المثلية |
Bak işte bu olumsuz düşünce tarzı bence gerçekten toplumu zehirlemeye başlayan şey bu. | Open Subtitles | إن هذا الأسلوب الهازئ قد بدأ بتسميم المجتمع |
Liber8 bütün şehri zehirleyecek. | Open Subtitles | ليبر 8) ستقوم بتسميم المدينة) |
Yarın, ekmek ve şarap ayini sırasında Lorenzo'yu zehirleyeceğiz. | Open Subtitles | فجر الغد سنقوم بتسميم (لورينزو) أثناء قيامه بأداء القسم المقدس, |
Bu arada bir köpeği zehirlediğinden şüphelenildiği kendisine hissettirildi. | Open Subtitles | أثناء ذلك جعلوا موكلى يشعر بأنه متهم بتسميم كلبة |
bilimi zehirlediklerini, karısı Susan'ı yoldan çıkardıklarını... | Open Subtitles | وأنهم قاموا بتسميم العلم وإفساد زوجته |