| Uçak gemilerini bir savaşa çekebilir ve mağlup edersek, artık dikkate değer bir deniz güçleri kalmaz Büyük Okyanus'ta. | Open Subtitles | لو امكن استدراج اسطولهم للدخول فى معركه و هزم لن يكون لديهم قوه بحريه ذات وزن متبقيه فى الباسفيك |
| Bu da bir deniz komandosuyla savaşmanın en iyi yolu, kendini onlar kadar sakin olmaya zorlamaktır anlamına gelir. | Open Subtitles | وهو مايعني انه افضل طريقه لمقاتلة عميل بحريه , في الماء ان تجرب نفسك ان تكون هادئ كما هو |
| Politikamız, bu ülkede özgürce bir şeçim olmasını sağlamak. | Open Subtitles | سياستنا، أن نرى تلك البلاد لها حكومة منتخبة بحريه |
| Emin olmanın yolu yok, ama gerçekten de Robert Shaftoe isimli bir eski denizci var, ve gerçekten de 22 Kasım 1963'te Dallas'taymış. | Open Subtitles | ليس هناك طريقه للتاكد ولكن انا اعنى ان هناك جندى مشاه بحريه سابق اسمه روبرت شافتو |
| Eric Lee, istihbarat merkezine Rahatça girip çıkabileceğimin sözünü verdi. | Open Subtitles | إيريك لي وَعدني بأنّ أدخل وأخرج بحريه في مركز المخابرات. |
| Tatlım, araştırma yapmanın beni rahat ettirdiğini biliyorsun. | Open Subtitles | إنتِ مهووسه عزيزي, كما تعلم البحث.. يجعلني أشعر بحريه أكثر |
| Şimdi, ticaret yollarının açılması konusunda yardım istiyoruz, böylece malları daha serbest şekilde getirtebiliriz. | Open Subtitles | المساعدة التى نحتاجها الان هو فتح طرق تجارية حتى نحصل على الامدادات بحريه اكثر |
| Sabahleyin serbestçe konuşabileceksiniz. | Open Subtitles | فى الصباح يجب ان تكون قادر على الكلام بحريه |
| 14,000 zafer vampiri... 6, 700 Ingsos askeri öğrencisi... 4,600 Ingsoc deniz askeri öğrencisi... 12,300 Porteous pilotlu füze... 31,000 zafer savaşçı bombacısı... 23,000 Büyük Birader ağır bombacısı. | Open Subtitles | طائرات فامبير 14.000 و 6.700 مدرعه للحزب و4.600 قطعه بحريه للحزب |
| 14,000 zafer vampiri... 6, 700 Ingsos askeri öğrencisi... 4,600 Ingsoc deniz askeri öğrencisi... 12,300 Porteous pilotlu füze... 31,000 zafer savaşçı bombacısı... 23,000 Büyük Birader ağır bombacısı. | Open Subtitles | طائرات فامبير 14.000 و 6.700 مدرعه للحزب و4.600 قطعه بحريه للحزب |
| Acısız jambon ve iyi kızarmış deniz mahsulü istiyorum. | Open Subtitles | حلويتنا ولحم الخنزير المحمص و اكلات بحريه مقليه |
| Sadece 5 porsiyon jambon ve 5 porsiyon deniz ürünü. İyi günler. | Open Subtitles | سناخذ 5 جا جانج مين و 5 مكرونه اكلات بحريه |
| Her neyse, hesaplarıma göre 2010 yıllının yazında deniz turumuza başlayabiliriz. | Open Subtitles | على كُلٍ، أخطط على ان يكون صيف 2010 على الأرجح سنتمكن من اخذ رحلة بحريه. |
| Kendileri gibi çılgınca koşacak birini bulana kadar özgürce koşmaya ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | ربما يحتاجون ان يجروا بحريه حتى يجدوا شخص |
| Orayı özgürce ziyaret etmemize izin vardı. Gidecek yerimiz olmadığını biliyorlardı. | Open Subtitles | نحن سُمِح لنَا بزيَاْرَتها بحريه عَرفوا بأنّنا ليس عِنْدَنا مكان لنذْهب اليه |
| Hücrelerim vücudunda özgürce dolaşıyor ve hücrelerini kontrol ediyor. | Open Subtitles | خلاياي تتجول في جسمك بحريه وأستطيع أن أنزع أي جزء من جسمك |
| - Gerçek denizci değillerse bizim sorunumuz değiller. | Open Subtitles | أذاً اذا لم يكونوا حقاً هؤلاء الأشخاص جنود بحريه, اذاً ليست مشكلتنا. |
| Çocuklar oyun bekleyebilir ama ölü denizci beklemez. | Open Subtitles | الألعاب بأمكانها الانتظار, رجل بحريه ميت لا يمكنه. |
| Rahatça konuşabilirsin. Bu hasta tamamen baygın. | Open Subtitles | حسناً، تستطيع التحدث بحريه أقصد أن هذه السيدة فاقده |
| Kız arkadaşın olduğum zaman bunları Rahatça söyleyemiyordum. | Open Subtitles | عندما كنت صديقتك لم استطع ان اقول لك هذه الاشياء بحريه |
| Aşağıda kan daha rahat akar böylece emmeye gerek kalmaz. | Open Subtitles | فالدماء تتدفق بحريه أكبر بالأسفل هناك ولذا لا يجب عليه بأن يمتصه بصعوبة |
| Bazen genç aslanı serbest bırakmalısın Olivia. | Open Subtitles | في بعض الأحيان عليكٍ أن تدعي الأسد الشاب يتجول بحريه, اوليفيا |
| Fakat bu üste serbestçe dolaşmana izin verilmemesi gerektiğine inanıyorum. | Open Subtitles | لكن لا يجب ان تتحركى بحريه حول قاعده العمليات |
| Siz de kendinizi önermekte serbestsiniz, Roberto. | Open Subtitles | اشعر بحريه لتقترح نفسك, روبيرتو. |