Henüz bir duygusal gelişme olmadan, ...iyi niyetle teklifini yapmışsın. | Open Subtitles | قدمت أقتراحك بحسن نية قبل الأقدام على أيجاد أي علاقة عاطفية |
Adam büyük bir iyi niyetle konuşmak için Chicago'dan geldi. | Open Subtitles | "رجل يستقل القطار من "شيكاغو ويجلس إلى طاولتك بحسن نية |
Efendim, sizi buraya iyi niyetle çağırdığıma inanıyordum. | Open Subtitles | سيدي، أريدك أن تعرف أنني أعتقد دعوتك هنا بحسن نية |
Birleşik Devletler'in Kızılderililer ile yazdığı iyi niyete dayalı... 400 anlaşma var, ama hepsi çiğnendi. | Open Subtitles | كانت هناك 400 معاهدات كتب من قبل الولايات المتحدة بحسن نية مع الهنود وكل واحد منهم كان مكسور |
Demek sadece iyi niyetine inanarak bütün bunları sağlayacağım? | Open Subtitles | لذلك سوف أسرع بكل هذه القضايا بحسن نية ؟ |
Efendim, sizi buraya iyi niyetle çağırdığıma inanıyordum. | Open Subtitles | سيدي، أريدك أن تعرف أنني أعتقد دعوتك هنا بحسن نية |
Buraya iyi niyetle gelmiştim, ama bu ikisi bana saldırdı. | Open Subtitles | الحقيقة اننى جئت الى هنا بحسن نية, ثم تهجم علىّ كلاهما . |
Jack, o parayı sana iyi niyetle verdim. Güvenmemi istedin, sana güvendim. | Open Subtitles | انا اعطيتك المال بحسن نية لقد وثقت بك |
Benim iyi niyetle imzaladığım bir anlaşmayı kafanıza göre bozduğunuz için! | Open Subtitles | من أنكم أخذتم على عاتقكم انتهاك معاهدة وقعتها بحسن نية! |
Buraya iyi niyetle geldim. | Open Subtitles | جئت إليك بحسن نية |
Kardeşim, ben iyi niyetle . | Open Subtitles | أخي, لقد قلت هذا بحسن نية. |
"Gelişinizdeki iyi niyete güvenip aynı iyi niyetle Kaptan Flint'i misafirim olarak kabul etmiştim." | Open Subtitles | "إنني واثقاً بحسن نية قدومكم ولقد قبلتُ القبطان (فلينت) ضيفاً لي، |
Eğer Sophia'yı iyi niyetle bizimle müzakereye ikna edersen, iddialarımızdan vazgeçeriz. | Open Subtitles | أذا استطعت أقناع (صوفيا) في التفاوض معنا بحسن نية كل هذا سيختفي |
Ben Da Silva için iyi niyetle çalışmaya gittim. | Open Subtitles | ذهبت للعمل لدى (دا سيلفا) بحسن نية |
Onu iyi niyetine istinaden aldığını kabul ediyorum. | Open Subtitles | أقبل حصولكم عليه بحسن نية |