Yalnızlık kendinizi bulacağınız yerdir, böylece diğer insanlara ulaşabilir ve gerçek bağlantılar kurarsınız. | TED | العزلة هي حيث تجد نفسك بحيث تتمكن من الوصول للآخرين وتكوين ارتباطات حقيقية. |
Biz bu nüfusu doğrudan aşağı çekecek bir şey istiyoruz böylece hastalığı taşıyamayacaklar. | TED | نريد شيئًا يخفض من عدد البعوض بصورة كبيرة بحيث لا ينقل البعوض المرض. |
Craig Venter'a hep sormak istemişimdir: Bir insanın vücuduna sentetik bir kromozom yerleştirip istediğimiz zaman kendimizi yinelememiz mümkün olur mu diye. | TED | أردت أن أسأل كريغ فينتر إن كان من الممكن إدراج كروموسوم إصطناعي في إنسان بحيث يمكننا أن نستنسخ أنفسنا إن أردنا ذلك. |
Bu yüzden sırt çantası gibi takabileceğim giyilebilir bir duvar yaptım. | TED | لذا قمت بعمل جدار ملبوس بحيث أتمكن من إرتداؤه كحقيبة الظهر. |
o kadar önemli bir kavram ki türümüzün yaşamı ve sürmesini ona borçluyuz. | TED | إنها ظاهرة مهمة جداً بحيث أن نجاة و تقدم نوعنا كبشر يعتمد عليها، |
Neden saklanacak hiç bir yer olmayan yere kaçsınlar ki? | Open Subtitles | لماذا لا يهربون لمكان شديد الإضاءة بحيث لا يمكنهم الإختباء؟ |
böylece, eğer bir müfettiş gelirse, bizim görevimizi yaptığımızı görsün diye. | Open Subtitles | فقط بعد الأذى، بحيث إذا قدم المفتّش سيرى أننا قمنا بواجبنا |
böylece aileleri ve dostları yarış boyunca yerlerini takip edebiliyor. | Open Subtitles | بحيث يمكن للعائلة والأصدقاء تتبعهم اينما ذهبوا طوال فترة السباق |
Sonra evine gittin ve bilgisayarından mail yolladın böylece kimse ortadan kayboluşu hakkında seninle ya da kulüple bağlantı kuramayacaktı. | Open Subtitles | وبعد ذلك ذهبت إلى منزله وأرسلت رسائل إلكترونيّة من حاسوبه، بحيث لا يُمكن لأحدٍ أن يربط إختفاؤه بالنادي أو بك. |
Laura Kimberly'i öldürdü, böylece ev arkadaşı olarak onun yerine kendisini seçecektin. | Open Subtitles | لورا قتلت كاميرلى بحيث ان تكوني شريكتها انت تكون لها غرفة خاصة |
Her seyi yavas yavas yapacagiz ki böylece bizi bunaltmasinlar. | Open Subtitles | تحدثنا عن أشياء جدّية هنا بحيث أنهم ليسوا مسحوقين جدا. |
Sosyal mühendislik bu ikisini kullanır. böylece istediğin her şeyi elde edebilirsin. | Open Subtitles | تستخدم الهندسة الاجتماعية هذين العنصرين بحيث يمكنك الحصول على أي شيء تريده |
İşten eve geldiğimde oğlum gözlerini benden kaçırmasın diye kamuflaj gömleği giydim. | Open Subtitles | قميص يغطيني بحيث ان ابني لا يهزء مني عندما اعود من العمل |
Ben de kararlarıma saygı duymadın diye sana kızıp binlerce dolarlık kombine bileti alıp ve onları öylece tuvalete attım, öyle mi? | Open Subtitles | و كنت غاضبا جدا بحيث لم تحترم رغباتي عند الموت فأخذت ما قيمتها ألاف الدولارات من التذاكر الموسمية و طردتهم عبر المرحاض؟ |
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Piyasa o kadar kötü düzenlenmişti ki, ilaçların fiyatını yediye katlayarak tedarik eden iki ayrı acentadan satın alıyorlardı. | TED | كانت السوق غير منظم على نحو مؤلم بحيث أنهم يشترون هذه الأدوية عبر وسيطين الذين يعزفون عليهم سبع مرات. |
o kadar korkmuştum ki, başka yere bakamıyordum bir türlü. | Open Subtitles | لقد كنتُ مذعوراً جداً، بحيث لم أستطع النظر بعيداً حتّى |
yani şeftali, erik, kayısı, nektar ve kiraz; hepsi bir ağaçta yetişiyor. | TED | بحيث أن الخوخ والبرقوق والمشمش والنكتارين والكرز تنمو جميعها على شجرة واحدة. |
Bu bebek öyle küçük ki onu sıcak tutacak yeterli yağ dokusu yok. | TED | هذا الطفل نحيف للغاية بحيث ليس لديه ما يكفي من الدهون للبقاء دافئاً. |
yani halka açık bir yerde sana ne kadar zarar verebilir ki? | Open Subtitles | بحيث يمكن لك ان تنفصلي منه مرة اخرى في مكان عام ؟ |
Patronlarımızdan biri olan Gideon, asla kurtulamayacağınız, size bağlı olan şeyler vardır, derdi. | Open Subtitles | غيديون احد رؤسائنا ان هناك أمور تلتصق بك بحيث لا يمكنك إزالتها ابدا |
o kadar meşgulüm ki, İnsan Kaynaklarını gidip hastane görevlisi olarak ne kadar iğrenç, tacizci bir yaratık çalıştırdıklarını söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | مشغولة جدا في الحقيقة بحيث انه ليس لدي وقت كي اذهب الى وكالة المصادر البشرية واخبرهم اي مختلين ومثيرين للاشمئزاز |
Bunu yapabilirsiniz; virüslerde ufak bir değişiklik yapabilirsiniz ve onlar bu sayede yalnızca hedef hücrelere isabet edebilirler. | TED | واستطعنا القيام بذلك عن طريق برمجة الفيروسات بحيث تهاجم نوع من الخلايا دون الاخرى |
Bu binalar esnek değil ve hastanenin verimli çalışması için hastane yataklarının dolu olmasını gerektiren bir sistemle çalışıyorlar. | TED | وهذه المباني ليست مرنة، فهي تحافظ على النظام فيها بحيث يجب أن تبقى الأسرّة ممتلئة لكي يعمل المستشفى بكفاءة. |
ve bu yüksek olan mutasyon oranında işe başladım, hatta tüm dünyada memnuniyetle kullanılan bir program olsaydın , eğer kaybedersen hemen ölmek için mutasyona uğramış olursun. | TED | وأبدأ هذا بمعدل تحول عالي جداً بحيث انك اذا اسقطت برنامج تكراري سوف ينمو بسعادة ليملأ كل العالم لو اسقطته , سوف يصير التحول الى الموت مباشرة |
o çocuğun bu elçilikten yok olmasını istiyorum öyle yok olsun ki bu gece nerede olduğu hakkında tek kelime edemesin. | Open Subtitles | أريد لهذا الطفل الخروج من السفارة. وتكون طريقة إخراجة بحيث لا يستطيع أن يقول شيئاً عنا. أو عن مكان توواجده الليله |