Biz hissetti. Biz bu konuda bir şeyler yapmak çalıştı. | Open Subtitles | . لقد شعرنا بهذا ، حاولنا أن نفعل شيء بخصوصه |
konu bana çok uzak olduğundan, etki alanımın dışında gibi hissettiriyor, bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum. | TED | ولأني أشعر أنها بعيدةٌ جداً عني، يبدو أنها خارج دائرة تأثري لذلك أشعر بالعجز بخصوصه. |
Açıkçası bir sırrı ortaya dökmenin en iyi yolu birisine, bu konuda hiç bir şey söylememesini söylemektir. | TED | من الواضح أن أحسن طريقة لإفشاء سر هي أن تخبر أحدهم أن لا يقول شيئا بخصوصه. |
Eğer seni ilgilendirirse birisi daha onun Hakkında bir şeyler sordu. | Open Subtitles | ان كان لك اية مصلحة في ذلك احدهم قدم يراني بخصوصه |
Onda bir şey var. Ne bilmiyorum. | Open Subtitles | هنالك شيءما بخصوصه لاادري ما هو |
Fakat o yine de endişelerini yenemedi. Ve bu konu Hakkında o kadar çok tasalandı ki, vardığı noktada tek yapabileceğinin çok sevdiği işini bırakmak olduğuna inandı. | TED | لكنه بقي قلقًا بشأنه، وكان قلقًا بخصوصه إلى الحد الذي ظن أن الشيء الذي يستطيع فعله هو ترك الوظيفة التي أحب. |
Beyaz Ayı, Onunla ilgili bir şeyler doğru değil. Hatırlıyorum! | Open Subtitles | الدب الابيض , هناك شىء خطأ بخصوصه لقد تذكرت للتو |
Bu konuda bir şey yapamazsınız. Kedi sizden üstün. | Open Subtitles | وليس هناك اي شيء يمكنكم عمله بخصوصه , لان القط سيتفوق عليكم |
Evet. Annen ve ben bu konuda çok heyecanlıyız. Bir an önce seyretmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نعم أنا وأمك فرحين بخصوصه ومتشوقين لرؤيته |
O halde bu konuda benden çok şey biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | ربــما تعــلم أكثــر ممــا أعلــم بخصوصه |
- Yanlış anlamayın ama bu konuda konuşacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | لا تفهمني خطأ و لكن ليس لدينا شئ لنتكلم بخصوصه |
Bu konuda sen bir şey yapmazsan ben yaparım. | Open Subtitles | إذا لم تكن تريد القيام بشيء بخصوصه, إذاً أنا سأفعل. |
Acaba başka hangi konuda yalan söylüyor? | Open Subtitles | و ليس منذ يومين كما ذكر اذن,ما الشىء الأخر الذي كذب تشارلي بخصوصه |
Sadece, artık biz her neysek o konuda Annenlerle konuşmana değmesine sevindim. | Open Subtitles | أنا فقط مسرور أنك حسبت أياً كان الذي بيننا فهو يستحق الحديث إلى والدتيك بخصوصه |
Dinle, artık dosya Hakkında endişelenmene gerek yok. Tamam mı? | Open Subtitles | اسمعي , ليس عليك ان تقلقي بخصوصه بعد الان, اتفقنا؟ |
Ve onu kutsal kılan şeylerden biri gelecek ya da geçmiş Hakkında düşünme fırsatınızın olmamasıdır. | TED | وأحد الأشياء المقدسة حقا بخصوصه هو أنه ليس لديك أي فرصة للتفكير في المستقبل، أو الماضي. |
Onda sorunlu bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيئًا غريب بخصوصه لا أختلف معك |
Onunla ilgili baska seyler de vardi isildayan beyaz disleri gibi. | Open Subtitles | لا تخبر سوزان هذا ليس شأنها و هناك أشياء أخرى غريبة بخصوصه مثل أسنانه البيضاء |
Sadece bunun Hakkında konuşmak istiyorum. Benimle bununla ilgili hiç konuşmadın. | Open Subtitles | انظر الان انا فقط اريد التحدث معك بخصوص ذلك انت لم تتحدث معى ابداً بخصوصه |