Sesin kesiliyor. Balmumu ve beyazlatılmış keten tohumu yağı buldum, hem onbaşı Lozada'nın vücudunda, hem de... | Open Subtitles | لقد وجدت آثار من شمع العسل و مبيض زيت بذر الكتان |
Keten tohumu yağı akçaağaç mobilyalarda çok iyi iş görür. | Open Subtitles | زيت بذر الكتان يعمل الافضل على الأثاث القيقب |
Sadece tahıllar ve bir şişe keten tohumu yağı var. | Open Subtitles | لديه سوى الحبوب وزيت بذر الكتان |
Keten tohumu yağı, akçağaç. Tamamdır. | Open Subtitles | زيـت بذر الكتان,قيقب حصلت عليه |
Bezelyeçiçeği, Örümcekağı Güve ve Hardal-tohumu." | Open Subtitles | لذا ، مع ذلك الروح الجوية ستذهب زهرة عادية, بيت العنكبوت, فراشة, و بذر الخردل |
Omega-3 asitlerinin bulunduğu gıdalar deniz ürünleri, ceviz, keten tohumu ve soyadır. | Open Subtitles | حسناً، فاكتشفنا أحماض "أوميغا 3" الدهنية في أغذية مثل أعشاب البحر، الجوز، بذر الكتان، |
Robert'ın boynundaki keten tohumu yağı ve balmumu, araba cilasından geliyor, Robert'ın arabasıyla aynı tür. | Open Subtitles | إن مصدر زيت بذر الكتان و شمع النحل على مؤخرة عنق (روبرت) هو شمع سيارة، نفس النوع الذي وجد على سيارة (روبرت) |
Keten tohumu mu? | Open Subtitles | هل هي "بذر الكتّان"؟ |
Hardal-tohumu rolü için gelmiştim. | Open Subtitles | كنت أريد التقديم لدور بذر الخردل |
Şov ne zaman bakalım, Hardal-tohumu? | Open Subtitles | لذا ، متى تفتحين .. بذر الخردل ؟ |
Hardal-tohumu. | Open Subtitles | بذر الخردل |