Rüzgar gibi koşuyordu ama kuyruğu yangını söndürmeye yetmemişti. Evet. | Open Subtitles | يستطيع أن يجري كالريح ولكن لا يستطيع إطفاء النار التي علقك بذيله |
Sperm, kuyruğu sayesinde yumurtaya ulaşana kadar kanaldan geçiyor. | Open Subtitles | مدفوعا بذيله الحيوان المنوي يسافر عبر القناة حتى يصل البويضة |
Timsah kuyruğu. | Open Subtitles | التمساح يضرب بذيله |
Ve sağ tarafta, hayvan kaydığı zaman kuyruğunu nasıl kullanıyor izledik. Bu görüntü 10 kat yavaşlatılmış. | TED | وشاهدو على اليمين، ما يفعله الحيوان بذيله حين ينزلق. لقد بطأنا هذا للعشر |
Lider yunus kuyruğunu deniz zeminine çarpıyor ve çamurdan bir çember oluşturuyor. | Open Subtitles | يضرب الدولفين القائد بذيله قاع البحر مثيرة حلقة من الطين |
Bakın şimdi kayıyor ve kuyruğuyla ne yaptığına bir bakın. | TED | وشاهدوه الآن ينزلق وشاهدو ما يفعله بذيله |
Ama olmuyorsun. Radyatöre bağlanmış, kuyruğunu sallayan bir köpek gibisin. | Open Subtitles | انت مثل الكلب الذي ربط جرس بذيله |
Yanıma yaklaştı, kuyruğunu tuttum ve beni dışarı çıkardı. | Open Subtitles | اندفع خائفا وأمسكت بذيله وقادني للخارج |
O tüylü kuyruğunu tutup "geeyup!" diye bağırdım. | Open Subtitles | أمسكت بذيله فصاح |
- kuyruğunu tuttum. | Open Subtitles | -لذا فقد أمسكت بذيله -أجل |
kuyruğunu salladığını gördük. | Open Subtitles | بذيله يسبح |
Zaman oku, bükülmeye başladığında kuyruğuyla temas eder. Sonu gelmez bir lup oluşturur. | Open Subtitles | عندما ينحني سهم الزمن حول نفسه .. فيلتقي بذيله ، فهو يصنع حلقة لا نهاية لها |
bir köpekbalığı kuyruğuyla botun kenarına vurdu; Çok büyük ihtimalle, kendisine yaklaşan bottan korktuğu için. kendisine yaklaşan bottan korktuğu için. Sorun olmadı, çok az ıslandık, o kadar. | TED | سمك قرش ضرب جانب القارب بذيله وأعتقد انهُ جفل بسبب اقتراب القارب منه وليس بسبب وضع العلامة ومر ذلك بسلام تبللنا ,لكن لا مشكلة |
Santiago korktu ve balık kuyruğuyla ipi kesti. | Open Subtitles | كان "سانتياجو" خائفاً من أنّ الذكر سيقطع الحبل بذيله |