kafamda bir sürü fikir dolanıyor ama gerçekten ne düşündüğünü bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لدي العديد من الأفكار برأسي لكنني أريد أن أعرف مالذي تفكر به |
Şimdi kafamda o görüntüler var, ve bunları nasıl ututabileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | لدي هذه الصور برأسي الآن وأنا لست متأكدة من كيفية جعلها تختفي |
Asılıyım ve kafamı su dolu kovaya sokuyorlar.. | Open Subtitles | بأنني معلقة , وهم يغطسون برأسي في دلو من الماء |
kafama bir kurşun yedim ama babamın öğrettiği şeyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | لقد تلقيت رصاصة برأسي لكني أتذكر ما علمني إياه والدي |
- Madem geçmişteyim... - ...o zaman nasıl kafamın içine girdin? | Open Subtitles | لو كنت في الماضي ، أنّى لك أن تكون برأسي ؟ |
bu boncuklar beni güvende tutuyor. Herhangi bir ruhun kafa bulasmasini engelliyor. | Open Subtitles | هذا الخرز يبقيني في أمان، إذ يمنع كلّ الأرواح من المساس برأسي. |
kafamda garip fikirler var ama onları bastıramıyorum. | Open Subtitles | لدي هذه الأفكار الغريبة برأسي التي لا أستطيع زعزعتها. |
Tek karın ağrım kafamda. Gerçek babamın kim olabileceğini düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | الألم برأسي ، لا يمكنني التوقف عن التساؤل من يكون أبي الحقيقي |
Ben ne olacak bu fikrim yok benim kafamda ... ve ... bu kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | ولدي فكرة برأسي كيف سيكون هذا الأمر وليس مرحا ، اليس كذلك ؟ |
Bazen kafamı bir ya da 2 tane eteğin altına sokarım. | Open Subtitles | لقد أنحنيت برأسي ورأيت واحدة او اثنتين من التنورات النسائيه |
Bir köşede oturup kafamı duvarlara vuruyordum, belki bu şey kapanır diye. | Open Subtitles | كنت أجلس في زاوية وأضرب برأسي الحائط ، لأحاول إيقافها |
kafamı biryerlere çarpmaması için tutuyorum, ama biliyormusun, bu durumdanda alacağımız güzel şeyler var. | Open Subtitles | لا أزال أحاول تقليبها برأسي, لكن, تعلمين, لربّما قد نستطيع الخروج بشيء جيّد من هذه الحادثة. |
Uzay gemisine pilotluk yapabileceğim fikrini kafama soktuğun gün. | Open Subtitles | اليوم الذي وضعت الفكرة برأسي بأني استطيع قيادة سفينة الى الفضاء |
Daha merhaba demeden kafama kurşunu sıkar, sonra da silahı kendine çevirir. | Open Subtitles | انه سيضع رصاصة برأسي قبلها ثم سيدير المسدس الى نفسه |
Hastaydım. Tok'ra'nın kafama bir yılan koymasına izin verdim, yoksa ölecektim. | Open Subtitles | كنت مريض، و وافقت ان تضع التوكرا ثعبان برأسي و الا كنت لأموت |
Kendime, hepsinin kafamın içinde olduğunu söyledim davayla olan duygusal bağlantımın ortaya çıkardığı bir sanrı olduğunu. | Open Subtitles | أخبرت نفسي بأن كل هذا كان برأسي, هلوسة صنعتها العلاقة العاطفيّة للقضيّة. |
Adamım, şu anda kafanın içinde olmaktan nefret ederdim. Evet, ben de şu an kafamın içinde olmak istemiyorum. | Open Subtitles | يا رجل، كنت لأكره أن أكون برأسك الآن - نعم، أنا أيضاً لا أريد أن أكون برأسي الآن - |
Sen o hataları yaparken, o küçük kafede karşında oturup sana kafa sallıyor, seni dinliyor ve destekliyordum. | Open Subtitles | كنت أجلس أمامك بالمقهى أومئ برأسي و أستمع إليكِ و أدعمك |
Belediye binasının önünden geçerken seni düşünüyordum ve aklıma sana takıldı. | Open Subtitles | كنت أفكر بك عندما مررت بمركز البلدة و قد علقت الفكرة برأسي |
Pekala, kendime adamın biri başımı suya sokup beni öldürmeye çalıştığını söylüyorum. | Open Subtitles | حسنا، أناأقنعنفسي.. أن الشخص فوقي يحاول أن يدفع برأسي تحت الماء ويقتلني |
kafamdaki sayının Tanrı'nın gerçek adı olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | هذا الرقم الذي برأسي هو الاسم الحقيقي للرب |
aklımda o kadar çok şeyi serbest bıraktın ki artık hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لقد حجبتَ الكثير من الذكريات الموجودة برأسي والآن أعجز عن التذكّر |
Tek bildiğim bugün ki yarıştan sonra kafam basmaya başladı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن بعد سباق اليوم حدث شئ برأسي |
Sırf insanlara gülümseyip, baş sallayıp onların sorunlarıyla ilgileniyormuşum gibi yapmamak için kiliseden ayrılıp bu işi kabul ettim. | Open Subtitles | تركت الكنيسة وأخذت هذه الوظيفة لكي لا أضطر للابتسام. وأومئ برأسي وأتظاهر بأنني أهتم لمشاكل الآخرين. |
Çoğu yanıltıcı bilgilerdi, ama "Yıldız Geçidi" sözcüğü beynime saplandı. | Open Subtitles | أغلبة كانت معلومات مضللة لكن كلمة ستارجيت التصقت برأسي |
Tüm bunlar kafamdan 2008'in sonuna doğru, elbette büyük ekonomik kriz olduğunda geçiyordu. | TED | كل ذلك كان يمر برأسي في أواخر عام 2008، عندما، بالطبع، وقع حادثة مالية كبيرة. |
Kapıdan başım dik çıkacağım. | Open Subtitles | سَأَمْشي خلال ذلك البابِ برأسي حَملَ مستوى عالي. |
Beni bağışlayın efendim. kellemi Jamukha'ya gönderin. | Open Subtitles | اغفر لي يا مولاي ، و ارسل برأسي إلي جاموها |