"برؤيته" - Translation from Arabic to Turkish

    • Görmek
        
    • görmeme
        
    • görmeye
        
    • gördüğüme
        
    • görmekten
        
    • Bakabilir
        
    • gördüğüne
        
    • görmesine
        
    • görmene
        
    • görebilir
        
    • görünce
        
    • görüşmen
        
    • görüşmeye
        
    Şu anda Görmek isteyeceğin son insan olduğumun farkındayım ama benimle gelmelisin. Open Subtitles أعلم أنّني آخر شخص ترغبي برؤيته الآن، لكنني أريدكِ أنّ تأتي معي.
    Onu Görmek için size yalvariyorum. isterseniz Yosa'yi bana gönderin. Open Subtitles أرجو أن يُسمح لي برؤيته سترسل سيروجا لي أو ينبغي عليّ القدوم الى المنزل لوقت محدود؟
    Hayır, öğrenirsen babamı bir daha görmeme izin vermezsin diye korkmuştum. Open Subtitles لا، لقد خفت إن علمتي هذا فلن تسمحي لي برؤيته مجددا
    Her baktığım yerde Cylon yüzleri görmeye başladım, tek gördüğüm bu. Open Subtitles ما بدأت برؤيته هو وجوه السيلونز فى كل مكان أنظر إليه
    Onu gördüğüme sevinsem de eski sorunları hatırlamama neden oluyor. Open Subtitles ورغم ذلك، ما أزال سعيدةً برؤيته وقد بدأ هذا يفتح جروحاً قديمة
    Onu görmekten çok mutluyum. 4 yıl önce ölmüştü. Open Subtitles أنا سعيد للغاية برؤيته. فقد كان ميتا منذ سنين
    Bakabilir miyim. Bakmak istiyorum. Open Subtitles دعيني أرى، أرغب برؤيته.
    Özür dilerim, seni aramalıydım, ama Dylan onu gördüğüne çok sevinmişti. Open Subtitles ولكن (ديلان) كانت سعيدة للغاية برؤيته. لقد أحضر لها درّاجة ودمية.
    Bu mağarada çok değerli bir şey var ve ben bunu görmesine izin verilen az sayıda insandan biriyim. Open Subtitles ،في هذا الكهف يوجد شيء ما نفيس جداً لدرجة أني أحد القلائل الذين سُمح لهم برؤيته
    Sonunda benden bir şeyler kaptığını Görmek güzel. Open Subtitles جيّد, أنا سعيد برؤيته يفكر ويؤثّر فيّ هكذا
    İnsanlar onu bok gibi Görmek istiyor ama bombok Görmek istemiyorlar. Open Subtitles يرغب الناس برؤيته كفاشل، لكن لا يريدون رؤيته بحالة مزرية.
    Görmek istediğim tek şey kendi evimin kapısının önü. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي أهتم برؤيته هو باب منزلي
    Evet, ailesinden olmadığım için onu görmeme izin vermiyorlar. Open Subtitles أجل، لم يسمحوا لي برؤيته لأنني لست من أسرته
    Onu görmeme izin vermediler, bilmiyorum. Open Subtitles لم يسمحوا لي برؤيته اليوم، لذا لا أعرف كيف حاله
    Benim de görmeme izin verir mi sence? Open Subtitles وهل تعتقدي بأنه سيسمح لي برؤيته ؟
    O odada görmeye iznimin olmadığı ne vardı? Open Subtitles ما الذي كان موجوداً في غرفته و لم يكن مسموح لي برؤيته ؟
    Onu görmeye uğraşıyorum ama beni kabul etmiyor. Open Subtitles وأحاول القيام برؤيته , لكنّه يرفض بأستمرار.
    Oryantasyonda onu gördüğüme bayağı şaşırdım. Open Subtitles لكني متفاجئة بشكل شرعي برؤيته في حفل الطلبة الجدد
    Sekiz yıl boyunca onu yılda sadece iki hafta görmekten gayet mutluydu. Open Subtitles طوال ثمانية سنوات، كانت سعيده برؤيته لأسبوعين في السنه
    Bakabilir miyim? Open Subtitles هل لي برؤيته ؟
    Onu gördüğüne çok memnundun. Open Subtitles أنت سعيدة للغاية برؤيته
    Ama onun bunu görmesine asla izin vermemelisin. Open Subtitles لَكنَّك لا يَجِبُ أبَداً أنْ تَسْمحَي له برؤيته.
    Kullandığım her isim, verdiğim her detay ve görmene izin verdiğim her şey senin emniyetin için. Open Subtitles كل اسم استخدمه,كل بند اعطيه وكل شيء اسمح لك برؤيته إنه لحمايتك.
    Kusura bakmayın, sadece aile bireyleri görebilir. Marisol. Open Subtitles آسف، فقط العائلة مسموح لهم برؤيته. ماريسول.
    O kadar şaşırdım ki onun orda olduğunu görünce olduğum yerde dondum kaldım ve ona baktım. Open Subtitles كنت متفاجئاً جداً برؤيته هناك بحيث انني فقط تجمدت في مكاني وحدقت به
    Eğer yeniden onunla görüşmeye başlarsa bundan kendini sorumlu tut. Open Subtitles حسناً, إذا بدأت برؤيته مجدداً, فأنت الملام الوحيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more