Muhtemelen beni gördüğüne sevinmedin. Son seferinde çuvalladım. | Open Subtitles | لست سعيدة برؤيتي , لقد افسدت الأمور في الـ |
Senin hayatını kurtardım ama sen beni gördüğüne sevinmemiş gibisin. | Open Subtitles | .هي .انا التي انقذت حياتك لكنك لاتبدين سعيده برؤيتي |
Bahse varım beni gördüğüne sevinmemişsindir? | Open Subtitles | أراهن بأنك لست مسروراً برؤيتي الأن، أليس كذلك؟ |
Hani 20 yılın sonunda en iyi katır sürücüsü olarak, beni işten ayrılırken görmek şu şirketi bir hayli üzecek. | Open Subtitles | تعلم, بعد 20 سنة كمعاشر بغال, تلك الشركه ستكون حزينة برؤيتي اذهب. |
Bu akşam benimle gel bir daha beni görmek istemezsen, karşına çıkmayacağım. | Open Subtitles | تعالي معي الليلة و إذا لم ترغبي برؤيتي مرة ثانية أقسم لك، سأنسحب |
Beni gördüğünüze sevindiyseniz Bar Mitsvalara da geliyorum. | Open Subtitles | إن كان اي منكم استمتع برؤيتي هنا الليلة أنا ايضا متاح في مؤتمرات القصص المصورة حفلات العزوبية وأعياد البلوغ |
Beni gördüğüne pek sevinmedi, ama iyi görünüyordu. | Open Subtitles | لم تكن سعيدة جداً برؤيتي لكنّها بدت في حالة جيّدة |
Cebindeki bir oyuncak tren mi, yoksa beni gördüğüne çok mu sevindin? | Open Subtitles | هل هذا قطار في جيبك؟ أم مسرور برؤيتي فحسب؟ كلاهما |
Ya da sadece beni gördüğüne sevindin mi? Çok amatörce. | Open Subtitles | او أنكِ سعيدة وحسب برؤيتي ؟ يالكم من هواة |
Beni gördüğüne sevindiysen arkadaşlarını üzerimden çek. | Open Subtitles | اطلب من رفاقك الرجوع إن كنت مسرورا برؤيتي |
Hadi ama, beni gördüğüne mutlu değilmişsin gibi davranma. | Open Subtitles | لا تجعل الأمر يبدو و كأنك غير راضٍ برؤيتي |
Hey, beni gördüğüne mutlu olduysan, Sadece "teşekkürler" de. | Open Subtitles | أن لم تكن ممتناً برؤيتي فقل شكراً لكِ فحسب |
Bedenim sizi rahatlatmamı söylerken sizi acı içinde görmek beni mutlu mu ediyor sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أو تحسب أنني أغتبط سعادة برؤيتي لك وأنت تعاني؟ وكلّ جزء مني يريد مواساتك والتخفيف عنك |
Beni bu giysiyle görmek hoşuna gidiyor değil mi? | Open Subtitles | تتمتّع برؤيتي في فستان الزفاف، أليس كذلك؟ |
-İçeri nasıl girdin? -Beni görmek istediğini hissettim. | Open Subtitles | كيف حضرت الى هنا كان لدي شعور أنك ترغب برؤيتي |
-İçeri nasıl girdin? -Beni görmek istediğini hissettim. | Open Subtitles | كيف حضرت الى هنا كان لدي شعور أنك ترغب برؤيتي |
Beni görüyor musun? Beni karşında görmek istemezsin. | Open Subtitles | اسمع دعني أقول لك شيئا إذا رأيتني فلن تكن مسرورا برؤيتي |
Sanırım Dr.Harrison, benim birşeyler dikerken, rahatça çalıştığımı görmek istedi. | Open Subtitles | أظن أن الطبيب هاريسون يرغب برؤيتي مرتاحة بالرغم من أن هو الذي يحتاج للرتق |
Şu an beni gördüğünüze sevinmeyebilirsiniz. | Open Subtitles | قد لا تكونون سعداء برؤيتي الان |
İçeride beni görmekten mutsuz olacak tipler olacak mı? | Open Subtitles | هل سيكون هناك أشخاصاً لن يكونوا سُعداء برؤيتي هناك ؟ |
Çok utandım, Onun beni görmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لقد كنت محرجا جدا، لم أستطع أن أسمح لها برؤيتي |
Aman boşver be arkadaş, sonra beni görünce yine yüzün güler. | Open Subtitles | لا عليك ياصديقي ستكون سعيداً برؤيتي مجدداً |
Eğer 10 yaşındayken beni üstsüz görmene izin vermemin bana şirkete malolacağını bilseydim, asla yapmazdım. | Open Subtitles | لو أنني علمت حينما كنّا في العاشرة من العمر بأنّ سماحي لك برؤيتي.. بدون قميصي ستكلّفني الشركة لما فعلت ذلك. |