"برفقته" - Translation from Arabic to Turkish

    • onunla
        
    • yanında
        
    • beraber
        
    • Yanındaki
        
    • arkadaşlık
        
    • yanındaydım
        
    Herneyse, bu akşam parti var ve onunla gitmem gerekiyordu ve şimdi... Open Subtitles وهناك أحتفال بالمدرسة الليلة وكان من المفترض أن أذهب برفقته ، والآن
    Hayır, hayır, hayır. onunla birlikte hiç bir yere gitmiyorsun? Open Subtitles لا،لا، لا لن تغادر إلى أيّ مكان برفقته يا صديقي
    3 ay birlikte olduktan sonra tek istediğim onunla birlikte olmaktı. Open Subtitles بعد ثلاثة شهور سوياً كل ما أردته هو أن اكون برفقته
    yanında da getirdikleri de bunlar: Bayan Ingram ve kızları. George ve Bayan Lynn, Albay Dent. Open Subtitles وسيعود و برفقته السيد والسيدة انغرام مع بناتهما جوروج والسيدة لين, والكولونيل دينت
    Reşit'in yanında komutanları ve babama çok benzeyen başveziri vardı. Open Subtitles يبحث عن مغامره الرشيد كان برفقته القائد نواس .. و كبير وزراؤه موصل
    Hep beraber yemeğe gittiğimiz günleri hatırlıyor musun en sonunda o alan kadar adisyon kağıdı için güreşirdik neredeyse? Open Subtitles هل تذكرين عندما كنت اذهب برفقته للمطعم وكنا نتقاتل على دفع الفاتورة قبل ان يدفع هو
    Yanındaki kadın annesi olmalı. Open Subtitles لا بد وأن المرأة التي برفقته هي والدته
    onunla çocuk sahibi olmak için heyecanlanıyordum. Open Subtitles كنا سنحظى لقد متحمسة لأن يكون لدي طفل برفقته
    - Hayır. Yani onunla akşam yemeği yiyeceksin. Open Subtitles اذاً , فستتناولين العشاء برفقته هذه ستكون فرصتنا الوحيدة
    Aylarca, onunla biraz dolaşabilmek için ne kadar çok acı çektim, bilmiyorum. Open Subtitles ليس لديك فكرة عن كمية المتاعب التي دخلتُ بها شهر وراء آخر يمر فقط لكي أخرج بنزهة برفقته
    Bütün yaptığı seni sormaktı. Biliyor musun, onunla sen çıkmalısın. Open Subtitles كل ما فعله هو السؤال عنكِ أتعلمين، يجب أن تخرجي أنتِ برفقته
    Rose'u diğer tarafta buldum. onunla birlikte... sandal bekliyor. Open Subtitles وجدتها على الجانب الآخر، تنتظر قارباً برفقته.
    Beyaz genç çocuk mezarlıktan, onunla birlikte olan. Open Subtitles إنه الشاب الفاتح البشرة الذي كان برفقته في المقبرة
    Bu konuda konuşmak istemiyorum. onunla çok zaman geçiriyorsun. Open Subtitles لا أريد حتى أن نتحدث عن الأمر أنت تقضين وقت طويل برفقته
    Düşündüm ki en azından onun yanında olabilirim. Open Subtitles وظنت انه اقل ما يمكنني فعله هو البقاء برفقته
    Hanımefendi, yanında durduğunuz adamın suikastçı olduğunu biliyor musunuz? Open Subtitles سيدتي, اتعلمين ان الرجل الذي انتِ برفقته قاتل مأجور؟
    Tribünde yanında gördüğüm seksi kasabalı çocuk. Open Subtitles ذلك الشاب المدني الجذاب الذي رأيتكِ برفقته على المدرجات
    Bu kibirli, kadınlardan nefret eden biri, yanında geziniyorum ama hâlâ eğlenmedin. Open Subtitles الرجل متغطرس، يكره النساء ورغم ذلك أستمتع بقضاء وقتى برفقته
    - Hayır. Birkaç defa beraber bira içtik. Olanlar utanılacak şey. Open Subtitles تناولت البيرة برفقته عدة مرات مؤسف ما حدث
    beraber geçirdiğimiz 3 aydan sonra tek yapmak istediğim şey onunla olmaktı. Open Subtitles بعد ثلاثة شهور سوياً كل ما أردته هو أن اكون برفقته
    - Peki Yanındaki adam? Open Subtitles ـ ومن الرجل الذي كانت تتواجد برفقته ؟
    İçeri gidip ona biraz arkadaşlık etsene. Open Subtitles لمَ لا تذهبين هناك وتبقين برفقته لبعض الوقت؟
    Dinle, tüm bunlar olmadan önce onun yanındaydım. Open Subtitles استمع إلىّ ، كُنت برفقته مُباشرة قبل حدوث كل ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more