| Keller'ınki kadar iyi bir şişe yapabilirsem ikisini de test etmeleri gerekir. | Open Subtitles | إذا سلمت زجاجة مزيفة ستكون كأنها بروعة زجاجة كيلر سيضطرون لفحص الزجاجتين |
| Ne kadar iyi bir özrün olursa olsun ki muhakkak ki öyledir, telefonu açmadım. | Open Subtitles | بروعة عُذركِ السخيف بكل تأكيد أنا لم أفتح الخط |
| Muhteşem. O kadar güzel ki, ben bile gülmekten vazgeçiyorum bu özel gezegene ve adıyla anılan Cumartesi gününe olan hayranlığımdan. | TED | جميل جدا إلى درجة أنني سأتخلى عن ضحكة لأشرح مدى حبي لهذا الكوكب بذاته، ويوم السبت، سمي بسببه، بروعة. |
| Cennetin ne kadar güzel olduğunu anlatıp insanları atlamaya mı ikna ediyor? | Open Subtitles | ما بالها، تحاول إقناع الناس بالانتحار بإخبارهم بروعة الحياة بعد الموت؟ |
| Toledo adliyesinin devasa bir dandun olarak ne kadar harika görüneceğine ikna eder etmez buradan tüyüyoruz. | Open Subtitles | سنخرج من هنا بعد أن نقنعه بروعة جعل محكمة توليدو كجرس عملاق |
| Ait olduğu yerde gözüktüğü kadar harika değil. | Open Subtitles | ليس بروعة منظره في غرفة المعيشة حيت ينتمي |
| Görünmez olmak kadar havalı değil. | Open Subtitles | ليست بروعة كونكِ غيرمرئية |
| Ama anneniz kadar süper değil. | Open Subtitles | لكن ليس بروعة أمكم |
| Aynı sanatçının, ama o kadar iyi değil. | Open Subtitles | أعلم أنها ليست بروعة اللوحة الأخرى لكن رسمها نفس الفنان |
| Dr. Freedman, Porscheler, Ferrariler kadar iyi değil ki. | Open Subtitles | لكن دكتور فريدمان البورش ليس بروعة الفيراري |
| İlk ikisi kadar iyi değilmiş. | Open Subtitles | سمعت أنه ليس بروعة الجزئين الأولين |
| - Senin kadar iyi hiçbir şeyi çalamam ben. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع فعل أي شئ بروعة عزفكِ |
| Evet altın kadar iyi değil. | Open Subtitles | نعم ليست بروعة الذهبية |
| Yine de o kadar güzel söylersin ki yolcular sakinleşir böylece sen ve tayfa kaçabilesiniz. | Open Subtitles | وحلقي يحترق من الدخان ولكني أظل أغني بروعة حتي أهدئ الركاب حتي يمكنني أنا وطاقم السفينة الهرب |
| Evet ama yine de gerçeği kadar güzel değil. | Open Subtitles | إنّ هذا ليس بروعة رؤيتها على قيد الحياة |
| Hayır, takip etmelisin. HBO'daki herhangi bir şey kadar güzel. | Open Subtitles | إنه بروعة أي شيء يعرض على قناة (إتش بي أو) |
| İstiridyeler de tıpkı Jeju'nun manzarası kadar harika. | Open Subtitles | المحار فعلا رائع بروعة مناظر جزيرة جوجو |
| Sadece dört tane 4'lü kadar harika değil. | Open Subtitles | ... لكن ... ليست بروعة ... أربعة أربعات |
| Gerçekten Red Raymond'ın bu kadar harika bir şeyi becerebileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | (و الآن هل تظنّين حقاً أن (ريد ريموند سيكون قادراً على تحضير شيء بروعة هذا ؟ |
| Ama "Korkusuz Savaşçılar" kadar havalı değiller. | Open Subtitles | لكن ليس بروعة (فيرليس ووريورز) |
| Biz, Kimmy kadar havalı değiliz tabi. | Open Subtitles | لا يتمتع الآباء بروعة والدي (كيمي) |
| Bu kadar süper olmayabilir. | Open Subtitles | ليس بروعة هذا ربما. |