Ben de bir kısmını aramaya başladım -- sadece güven içinde konuşabileceklerimi, soracağım soru hazırdı: ''Bunu neden yazdın?'' | TED | لذا دعوت بعضهم فقط أولئك الذين أشعر بالأمان عند الحديث معهم بدأت بسؤال بسيط. لماذا كتبت هذا؟ |
Şimdi bu ideoloji, çok tehlikeli bir soru ile sorgulanmakta, o da, "benim bağışımın ne kadarlık bir oranı amaca ne kadarı masrafa gidiyor?" | TED | الان هذه الفكرية تراقب بسؤال واحد خطر الذي هو: كم في المائة من تبرعاتي تذهب للقضية و المصروفات العامة؟ |
Çoğu insanın sana ilk olarak sormak isteyeceği bir soruyla başlayalım. | Open Subtitles | دعنا نبدأ بسؤال لأنني أعتقد بأن أكثر الناس يرغبون بسؤالك أولاً |
Yirmi yıldır, tek bir Soruya takılı kaldım: Ne yapalım, sağlıklı olmak için hepimizin ihtiyaç duyduğu şey ne? | TED | لعشرين عام كنت مهووسةً بسؤال واحد: ماذا نحتاج جميعاً لنبدو بصحة جيدة؟ |
Bay Plainview, bir sorum olacak size. Eşiniz nerede? | Open Subtitles | هل لى بسؤال سيد بلاينفيو اين زوجتك؟ |
- Sana bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمح لى بسؤال ؟ |
O kadar çok sorup duruyorsun ki... | Open Subtitles | من، من ، من، من من ، تلك الأسئلة حيث، حيث،حيث،حيث،حيث أنّك تستمرين بسؤال عنها |
Konuşmama herkese soracağım soru ile başlamama izin verin. | TED | اسمحوا لي بأن أبدأ هذا الحديث بسؤال أوجهه لكم |
Bir soru ile başlayalım: Köpeğim gerçekten beni seviyor mu, yoksa sadece bir ödül maması mı istiyor? | TED | فلنبدأ بسؤال: هل تُحبّني كلبتي، أم هي فقط تُحبّ اعتنائي بها؟ |
Onun yerine, bir soru ile başladı: Niyetin neydi? | TED | إلا أنه عوضاً عن ذلك إفتتحت حديثها بسؤال: ما كان هدفك؟ |
Çalışmalarımızın hepsinde tek bir soruyla ilgilendim. | TED | ومن كل دراستنا تلك، كنت مهتمة بسؤال واحد. |
Bu dinleyiciler arasındaki çoğunuzun arkadaşı ve yedi yıl önce, Aaron bir soruyla yanıma geldi. | TED | هو صديق للعديد منكم في الحضور، قبل سبع سنوات، أتاني آرون بسؤال. |
Bu, bir soruyla başladı. Afrika bir bar olsaydı, senin ülken ne içer ya da ne yapardı? | TED | لقد بدأ الموضوع بسؤال واحد: إذا كانت أفريقيا حانة فماذا سيشرب بلدك أو يفعل ؟ |
Köşeye sıkıştığında Soruya soruyla cevap veriyor. | Open Subtitles | عندما يُحشر في الزاوية يجيب عن السؤال بسؤال. |
-Bir sorum daha var. | Open Subtitles | ــ هل لى بسؤال آخر ؟ |
Sana bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمحين بسؤال ؟ |
İnşaatta çalışanlara sorup delil bulacağız. | Open Subtitles | سوف نقوم بسؤال عمّال البناء وستعثر على دليل. |
Size şunu sormak istiyorum, -- Bu sezgiyi sizde bir soru sorarak sizde uyandırabilirim -- Eğer ölümcül bir mikrop yayılıyorsa hangisi olmayı yeğlersiniz? | TED | لذلك دعني أسألك هذا ـ يمكن أن أزرع هذا الحدس بسؤال آيهما تفضل أن تكون إذا كان هنالك جراثيم قاتلة تنتشر خلال الشبكة. |
Ve eğer etrafı dolaşmak istersen, ihtiyar John'a sor yeter. | Open Subtitles | إذا كانت لك رغبة بالاستكشاف فعليك بـ بسؤال جون سيلفر |
Kardeşinin seni bir kıza teklif etmeye ikna ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | يا رجل, أنا فقط لا أفهم كيف أستطاعت أختك إقناعك بسؤال إحداهن؟ |
Doğrunun ne olduğunu belirlemek için basit sorularla başlamalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نبدأ بسؤال أساسي لكي نثبت الحقيقة |
Tanıdığım herkese sormaya başladım, yolda tanıştığım insanlara bile, onlara neşe veren şeyleri sordum. | TED | وبدأت بسؤال كل من أعرفهم، وحتى الذين التقيت بهم لتوي في الشارع، عن الأشياء التي تجلب لهم البهجة. |
- Harika olur aslında. - Evet, anneme sorarım. | Open Subtitles | سوف يكون الأمر عجيب سوف أقوم بسؤال أمي |
Çok naziksiniz, yalnızca merakımdan soruyorum acaba bu haşmetli aracı kim gönderdi? | Open Subtitles | .يا للروعة هلي بسؤال لك ؟ أي نوع من المنظمات ترسل سيارة ذاتية الحركة ؟ |
Bunun genellikle nasıl işlediğini bilmiyorum, ama Josh'a bazı sorular sorarak başlayabileceğimizi düşünüyordum. | Open Subtitles | ولا أعرف كيف يجري هذا كنت أفكر أن نبدأ بسؤال جوش بعض الأسئلة |