| saf görünen ve notları zayıf olan genç bir rahibi şekillendirip kendi yeteneklerimi aşılamak üzere gönderilmiştim. | Open Subtitles | لقد أرسلت في طلبك، حالما بسذاجة لحضور قس صغير في السن ودرجاته ضعيفة، يفتقد للمواصفات التي أملكها، .حتى يمكنني تغييره |
| Ya da bilgili meslektaşımın saf bir şekilde önerdiği gibi Kalipso'yu bırakır ve merhametli olsun diye dua ederiz. | Open Subtitles | وكما اقترح بسذاجة صديقي المثقف نستطيع تحرير كاليبسو وندعو أن تكون رحيمة بنا |
| Kandırılıp-kandırılmadığını bile bilmeden, saf gibi ona inanıyorsun. | Open Subtitles | لا تعلمين ما إذا كنتِ مخدوعة أم لا وتصدقينه بسذاجة |
| Ama bu durumda sanırım, saf davranıyorsun. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أنك في هذه الحالة تتصرف بسذاجة |
| Ve belkide safça global yaşam türlerinin yaşam uzunluğuyla ilgilenen bir bilim dalının dahi bulunmamasına şaşırmıştım. | TED | و ربما بسذاجة تفاجأت بعدم وجود قسم في العلوم يتعامل مع هذه فكرة طول العمر لدى المخلوقات الموجودة حول العالم |
| Şimdi, Ocak'ta, 2011'de, devrim başladı ve hayat 18 gün boyunca durdu ve 12 Şubat gününde, saf bir şekilde Kahire sokaklarında bunu kutladık. Devrimin başarılı olduğuna inanarak. | TED | الآن في يناير سنة 2011، بدأت الثورة، فتوقفت الحياة ل18 يوما، وفي ال12 من فبراير، احتفلنا بسذاجة في شوارع القاهرة، معتقدين بأن الثورة قد نجحت. |
| Ama bazen çok saf olabiliyor. | Open Subtitles | لكنه أحيانًا يتصرّف بسذاجة لا مثيل لها |
| saf olduğumu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أفكر أني قد تصرّفت بسذاجة |
| saf saf oğlunla arkadaş olduğumuzu sandım. | Open Subtitles | ظننتُ بسذاجة إننا أصدقاء أنا وإبنكَ |
| saf değilim. | Open Subtitles | لا أتصرف بسذاجة |
| Maria saf olma. | Open Subtitles | .ماريا، أنتِ تتصرفين بسذاجة |
| Yani safça böyle bir şeyin olabileceğini düşünüyorduk | Open Subtitles | بسذاجة واصلنا التفكير في أن ذلك قد يحدث، ولم يحدث أبدًا. |
| Sunulanı safça kabul eden Persephone kaderin ağlarına düşmüş olur. | Open Subtitles | ولقد وافقت بسذاجة وأحكمت مصيرها |