Dinle, mali durumumun iyiye gitmesini küçük bir partiyle kutlayacağız. | Open Subtitles | اسمعي، بالمناسبة، أقيم حفلاً بسيطاً الليلة احتفالاً بتحسّن حالتي المالية. |
- Evet, kulağa o küçük okunu o küçük halkadan geçirmek kolay geliyor. | Open Subtitles | أجل، يبدو هذا بسيطاً للغاية سهم صغير جداً، من خلال حلقة صغيرة جداً |
Beni endişelendiren şey, parası olan politikacılar ve karizmatik rock yıldızları (Gülüşmeler) bu kelimeleri kullandığında, "...her şeyin çok çok kolay gibi gözükmesi." | TED | ما يثير قلقي هو عندما يقوم السياسيين الأغنياء و نجوم الروك الفاتنين باستخدام الكلمات ان كل ذلك يبدو بسيطاً جداً |
Ben... görünüşüm için özür dilemeliyim. ufak bir kaza atlattım. | Open Subtitles | .يجب أن أعتذر عن ما أبدو عليه .كان لدي حادثاً بسيطاً |
Eğitim oldukça basitti fakat çok önemli bir şeyi kaçırıyordum. | TED | كان التوجيه بسيطاً بما فيه الكفاية ولكنني كنت أفتقدُ شيئاً مهماً حقاً. |
Fakat akıllı neden sade yine de etkin bir şey olmasın? | TED | ولكن لماذا لا يكون الذكاء شيئاً بسيطاً وذا فعالية بنفس الوقت ؟ |
Etrafında sürekli onca general, senatör ve önemli politik kişiler varken önceden olduğu gibi sıradan olmak, onun için daha zor artık. | Open Subtitles | حسناً ، من الصعب عليه أن يكون بسيطاً مثلما كان مع وجود كل هؤلاء الجنرالات و الشيوخ و الطلقات السياسية يتسكعون حوله |
Hepinize hayranım. Kesinlikle çok basitmiş gibi anlatıyorsunuz. | Open Subtitles | أنا معجب بكم جميعاً وأنتم تجعلون منه بسيطاً. |
En küçük bir değişiklik bile, buna bağlı şeyler, felaket yaratabilir. | Open Subtitles | حتى لو كان التغير بسيطاً من الممكن أن تكون العواقب كارثية |
Size küçük, açık bir örnek vereceğim, yüzyılın başında insanların yaptığı bir şey bu yüzyıl değil, diğeri. | TED | سأعطيكم مثالاً بسيطاً ثمة ما اعتاد الناس القيام به في مطلع القرن ليس هذا القرن بل القرن الآخر |
Tamam, hiçbiriniz beş toplu dokuyu bilmediğinize göre, Size bir küçük ipucu vereceğim. | TED | حيث انكم لم تفهمو نمط الكرات الخمس سـ اعطيكم تلميحاً بسيطاً |
bir heykeli seyredip bir şişme kadın aldıktan hemen sonra bereket tanrıçasına, ona hep eşlik eden küçük adaklardan sunulabilmesine insan hayranlık duyuyor. | Open Subtitles | حيث يمكن للمرء في نفس الوقت أن يتأمل في تمثال و يشتري دمية قابلة للنفخ و يعطي آلهة الخصوبة قُرْباناً بسيطاً |
Bu fedakarlığı Charles'ı kurtarmak için yapacağım, ama bu o kadar kolay olmayacak. | Open Subtitles | سأضحيبهالإنقاذتشارلز.. لكن الأمر ليس بسيطاً تماماً. |
Bunun kolay olması gerekirdi. Neden bu kadar zor? | Open Subtitles | كان الأمر بسيطاً و سهلاً، فلماذا نعقده و نجعله صعباً للغاية؟ |
Bak, çok kolay olacak. Ben de uyanık kalacağım. | Open Subtitles | أنظر , سيكون هذا بسيطاً سوف أبقى مستيقظاً معك |
İlk gün ufak bir konuşma yapmak adettendir | Open Subtitles | دائماً ما يلقي خطاباً بسيطاً في اليوم الأول من العمل |
Görünüşe göre ufak bir salgın var bu aralar. | Open Subtitles | إتّها مُصابة بجُدري الماء، يبدو أن هناك انتشاراً بسيطاً لهذا المرض |
2010 yılında Mott Hall Bridges Akademisi'ni açtığımda hedefim basitti: Bir hapishaneyi kapatmak için bir okul açmak. | TED | عندما افتتحتُ أكاديمية موت هال بريدجز أكاديمي في 2010، هدفي كان بسيطاً: افتتح مدرسة لتغلق سجناً. |
Bunun için, yeryüzündeyken arkamızdan sade bir miras bırakalım. | Open Subtitles | لذا فدعونا بمشينا المعتدل فوق الأرض، نخلّف وراءنا ارثاً بسيطاً. |
Hayır, hayır, bence olabildiğince sıradan yapmalısınız böylece... sonunda Meksika sünnetine benzememiş olur. | Open Subtitles | لا , لا , ما اظنه هو انه عليك أن تجعل الامر بسيطاً قدر الامكان .حتىلا ينتهيالأمركأنه . حفل مكسيكي |
Bu sanki çok basitmiş gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجعل الأمر يبدو بسيطاً للغاية |
- Bu kadar basit işte. - İnsanlar neden yapmıyorlar ki? | Open Subtitles | ــ يبدو الأمر بسيطاً ــ لمَ لا يقوم كل الناس بهذا؟ |
Bugün olanların ışığında kızgınlığım çok önemsiz kalıyor. | Open Subtitles | في ضوء ما حصل اليوم سيبدوا استيائي بسيطاً |
Zira diğer kızlarla çok kolaydı, ama... | Open Subtitles | لأنّ الأمر كان بسيطاً مع .. الفتيات الأخريات |