İnciyi bulduğumuz gece, tamam olacak. İşaret gelmiş olacak. | Open Subtitles | الليلة التي سنجد فيها اللؤلؤة ستكون بشارة |
Ayak parmaklarımı oynatabiliyorum, bu iyiye işaret olsa gerek. | Open Subtitles | بوسعي تحريك أصابع أقدامي حتمًا هذه بشارة |
Aslında, geçen hafta bir nöbet geçirdi, bu iyi bir işaret değil. Gerçekten mi? | Open Subtitles | لقد أصابتة نوبة الأسبوع المنصرم، وهذه ليست بشارة خير |
Polis merkezine gittim ve rozeti olan biriyle konuştum. | Open Subtitles | ذهبت إلى المخبر. تكلّمت مع شخص ما بشارة. |
Babam, kartal rozeti alırsam amfi alacağına söz vermişti. | Open Subtitles | وعدني والدي بشارة ماريشال حالما وصلت للصقر الأول |
rozetli adamları rahat bırakmazlar, ben de bırakmam. | Open Subtitles | إنهم يعانقون أيّ رجل بشارة ولذا على أنا أيضاً |
Biri hükümet rozetini gösteriyor. Otobüsü inceledikleri ambarda. | Open Subtitles | شخص يلوح بشارة حكومية عندما كانوا يعملون على الحافلة |
Bu iyiye işaret olabilir, aslında. Kaçtığı anlamına gelebilir. | Open Subtitles | قد تكون بشارة خير ربما تعني أنه قد رحل |
İkiniz de hayattasınız. İyiye işaret. | Open Subtitles | لا تزالان تتنفّسان، هذه بشارة خير |
Akbabalar iyiye işaret olabilir. | Open Subtitles | يمكن للنسور ان تكون بشارة جيدة |
Aslına bakarsan, iyiye işaret. | Open Subtitles | بشارة خير في الحقيقة. |
Bu durum iyiye işaret. | Open Subtitles | تلك بشارة طيّبة |
Bu iyiye işaret, değil mi? | Open Subtitles | تلك بشارة جيّدة, اليس كذلك؟ |
Kapı açık... İyiye işaret. | Open Subtitles | الباب مفتوح، هذه بشارة. |
Şu kanı görüyor musun? Bence iyiye işaret değil. | Open Subtitles | أحزر أنّه ليس بشارة. |
Doğrulabiliyorsun. Bu iyiye işaret. | Open Subtitles | -بوسعكِ الجلوس، تلك بشارة خير |
Tek giriş yolu, en az 22 çalışanın biyometrik kodlamasından oluşan bir güvenlik rozeti ile mümkün. | Open Subtitles | يمكن دخوله فقط بشارة أمن تقوم بعمل على الأقل 22 اختبار حيوي للموظفين |
Biziz. New York polis rozeti üzerine tuvaletimizi yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن، بكشف أنفسنا كرجال .شرطة "نيويورك" بشارة |
rozeti ile tükenmez kalemi olan şişkonun teki. | Open Subtitles | إنه مجرد رجل سمين، بشارة شرطة |
Yani gelişigüzel bir yönergeyi uygulayan rozetli bir bürokrat olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | تظنني إذاً بيروقراطياً بشارة يتبع بعض القوانين السخيفة |
Yani gelişigüzel bir yönergeyi uygulayan rozetli bir bürokrat olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | تظنني إذاً بيروقراطياً بشارة يتبع بعض القوانين السخيفة |
Polis yardımının rozetini saklamış. | Open Subtitles | احتفظ بشارة من حفل الشرطة الخيريّ |
Evet, Siegel'ın silahını ve rozetini çöpe attı ama kendi silahı için bu kadar dikkatsiz davranmazdı. | Open Subtitles | ،أجل، لقد رمت بشارة (سيغل) ومسدسه في القمامة لكنها ستحتاط الحذر بشأن مسدسها |