12 Haziran 1994 tarihinde, sisli bir Pazar gecesinde bu lüks Brentwood evinin önünde iki kişi acımasızca katledildi. | Open Subtitles | في ليلة ضبابيـّة يوم الأحد ـ 12 جوان 1994ـ شخصان قُتلوا بشراسة أمام هذِهِ الشّقة الفاخمـة , الضحايا ؟ |
Saygın Kral Goobot'un emriyle, sizi acımasızca yok etmek bana şeref Verir. | Open Subtitles | بأمر الملك المحترم غووبوت يشرفنى أن اقضى عليك بشراسة |
Britanyalılar çalkantılı yüzyıllar boyunca istilacılara karşı şiddetle mücadele etti. | TED | قاوم سكان بريطانيا الغزاة بشراسة خلال عدة قرونٍ من الفوضى. |
Saklayacak bir şeyi yoksa hafızasına erişmeme neden şiddetle direniyor, açıklasana. | Open Subtitles | ,لو لم يكن لديه شيء ليخفيه أخبرني إذاً لماذا يقاوم بشراسة جهودي للدخول لدماغه |
Tedavi işe yarasa bile, vahşi hayvanlar hala vahşice davranacaklardır. | Open Subtitles | ،حتى لو نجح العلاج الحيوانات البرية لاتزال تتصرف بشراسة |
Buzağılar savunmasız görünebilir, ama şiddetli korumacı olan ebeveynleri var. | Open Subtitles | قد تبدو العجول ضعيفة، لكن لديهم آباء مدافعة عنهم بشراسة. |
Okuldan eve dönüp, yatağımda uzanıp 31 çekiyorum hem de şiddetli bir şekilde. | Open Subtitles | اعود الى المنزل بعد الصف, استلقي في السرير, و امارس العادة السرية, بشراسة, |
acımasızca dövülmüş ve bilincini kaybetmiş olan kadın sadece bir koşucu sütyeni giymiş halde elleri ağzına bağlı olarak bulundu. | Open Subtitles | مضروبة بشراسة و فاقدة للوعي و ترتدي فقط غطاء صدري و يديها مقيدتان فوق فمها |
Tiyatronun dışında sebepsiz yere huysuzluk yapıp acımasızca davrandım. | Open Subtitles | كنت أتصرف بشراسة وقسوة خارج المسرح، دون أي سبب وجيه |
Seni oraya kadar gidip ona böyle acımasızca saldırmaya iten neydi? | Open Subtitles | ما الذي جعلك تذهب إلى هناك وتعتدي عليه بشراسة ؟ |
Zayıflıklarını bul ve acımasızca sömür. | Open Subtitles | اعثري على نقاط الضعف, واستغليها بشراسة |
Bu olay epey tartışılıyor. Laugesen size acımasızca saldırdı... | Open Subtitles | هذه القضية اثارت زوبعة لاغسن هاجمك بشراسة... |
Ofisten beni kovmak isteyen insanlar haftalardır bana şiddetle saldırıyorlar. | Open Subtitles | أولئك الذين يريدون طردي من المكتب كانوا يقومون بمهاجمتي بشراسة لعدة أسابيع |
Aynı yurtdışında düşmanlarla savaştığım kadar şiddetle burada, ülkemizde de adalet için mücadele edeceğim. | Open Subtitles | وسأقاتل للعدل هنا في موطننا كما قاتلت أعداءنا بشراسة خارج البلاد |
Kimliği belirsiz Almanlar tarafından yazılan broşürler okuyucuları Hitler'i bırakmamak, gelecek için şiddetle savaşmak ve umutlarını kaybetmemeleri için teşvik ediyordu. | TED | كتبها مجهولون ألمان، حثّت المنشورات قارئيها على نبذ هتلر، ليقاتلوا بشراسة من أجل المستقبل... وعدم التخلّي عن الأمل. |
Sonuçları ne olursa olsun dişi aslan yavrularını şiddetle koruyacaktır. | Open Subtitles | اللبؤة سوف تحمي أشبالها بشراسة بغض النظر عن العواقب Translated By F@D! L |
Bu yüzden birisi güvenlik görevlisinin kafasını kopardı ve diğeri de Dedektif Lockley'e vahşice saldırdı. | Open Subtitles | إذاً أحدهم مزق رأس الحارس... والآخر هاجم الشرطية بشراسة |
Reston, Virginia'da üç ceset bulunmuş, üçü de birer hafta arayla vahşice bıçaklanmış ve poz verdirilmiş. | Open Subtitles | "ثلاث جثث وجدت في "راستن" "فيرجينيا طعنوا بشراسة ثم مُوضِعُوا يفصل بينهما أسبوع |
Ayrıca zararsız annesini de vahşice bıçakladılar. | Open Subtitles | و أيضاً طعنوا بشراسة أمه البريئة |
Romen dağındaki Judah Ben-Hur gibi zarif bu modern araba sürücüleri şiddetli şekilde savaşıyor. | Open Subtitles | يتقاتل هؤلاء المحاربين بشراسة. |
Kabuğunuzu çok şiddetli koruyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تقوم بحماية ما بداخلك بشراسة |
Birbirlerini ısırma eğilimi gösteriyorlar, genellikle oldukça yırtıcı bir şekilde ve yüzlerinden. | TED | ﺍﻧﻬﺎ ﺗﻤﻴﻞ ﺍﻟﻲ عضّ بعضها البعض بشراسة غالبا وعادةً في الوجه |