şartlı tahliye ihlalinden hapse mi döneceksin? | Open Subtitles | هل تريد العودة للسجن للإخلال بشروط إطلاق سراحك؟ |
Bu şartlı tahliye listesinin elime geçeceğini hiç ummazdım. | Open Subtitles | أنا لا أمانع في دخول اسمي في لائحة المفرج عنهم بشروط |
Hunların şartlarını kabul ettiysem bunu sadece onları oyalamak için yaptım. | Open Subtitles | لما قبلت بشروط الهون، كانت الوسيله الوحيده لمماطلتهم. |
şartları onlara bildireceğimi mesaj olarak göndereceğimi, anlaşılır olarak anlatacağımı söyledim. | Open Subtitles | ثم قلت : سأتقدم اليهم بشروط المعاهدة سأرسل اليهم رسالة بنفس مغزى تلك الشروط |
Eşit şartlarda eşit bir dövüş olacak. | Open Subtitles | ستكون معركة عادلة بشروط متساوية |
Layman'ın şartlarına göre "Doğru iş için doğru alet gerekir." | Open Subtitles | بشروط الشخص العادي انها "الأداة المناسبة للحصول على الوظيفة المناسبة |
Kuzenlerinden birini barış şartlarımla birlikte Kralın Toprakları'na yolluyorum. | Open Subtitles | لقد أرسلت أحد أقاربك إلى كينج لاندينج بشروط سلامي |
Biz anlaşmamıza sadık kaldık. Anlaşmamızın koşullarını uygulamanızı istiyoruz. | Open Subtitles | اسمع، لقد وفينا بوعدنا، لذا نريدك أن تفي بشروط اتفاقاتنا |
şartlı tahliye edilenlerin hapsedildikleri eyaletten ayrılmaları kanuna aykırıymış. | Open Subtitles | انها ضد القانون لالمفرج عنهم بشروط لمغادرة الدولة كانوا مسجونين في. |
Brendan'a kin besleyen şartlı tahliye olmuş insanları. | Open Subtitles | قضايا الأختبار المفرج عنهم بشروط الأحقاد |
şartlı tahliye olan biri intikam almak için yapmış olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون احد المفرج عنهم بشروط قام بذلك للإنتقام منها |
şartlı tahliye edilmiş biri bunu yapamaz. | Open Subtitles | المطلق سراحه بشروط لا يستطيع القيادة هنا |
Suçlama, şartlı tahliye ihtimaliyle ikinci derece cinayete düşürüldü. | Open Subtitles | الحكم أنخفض للقاتل الثاني، مع فرصة الإفراج بشروط |
O günden beri içeri girip çıkıyormuş ama dokuz ay önce şartlı tahliyeyle salıverilmiş. | Open Subtitles | لقد كان يدخل السجن ويخرج منذ ذلك الوقت لكن قبل 9 اشهر ، حصل على الفراج بشروط |
Gündüz içen ezikler kesinlikle anlaşmamızın şartlarını yerine getirmiyor. | Open Subtitles | الخاسرون الذين يشربون لا تفي على الاطلاق بشروط اتفاقنا |
Durumunu anlıyorum ama sözleşmenin şartlarını ihlal ediyorsun. | Open Subtitles | اقدر موقفك ولكن .. انت تخل بشروط العقد |
Ve Dr. Cameron, yeni kontratınızın şartlarını kendinize saklamanızı rica edeceğim. | Open Subtitles | دكتورة (كاميرون)، أتمنى أن تحتفظي بشروط العقد الجديدة لنفسك |
şartları hükümet ile ben görüşmüyorum ama görüşmeyi ANC'nin yapması için yardımcı oluyorum. | Open Subtitles | . أنني لا أتفاوض بشروط الحكومة لكن لتيسير العملية لحزب المؤتمر . الوطني الأفريقي قمت بذلك |
Müzakerelerin başarısızlığa uğramasından sonra Detroit polisi karakollarına döndü ve belediyenin polis teşkilatını idare etmek için anlaştığı OCP'te daha iyi çalışma şartları talep ediyorlar. | Open Subtitles | بعد آخر إنهيار للمفاوضات عادت شرطة " ديترويت " إلى خط الإعتصام " ocp " مطالبين بشروط أفضل من شركة المنتجات الأمنية |
Eşit şartlar altında onlara karşı başarı için en ufak şansımız olmaz, ama onları eşit olmayan şartlarda yakalayabilirsek, özelliklede bize yardımcı olacak şartlarda, işler değişebilir. | Open Subtitles | ضدهم حتى بالشروط، لن نملك أي فرصة للنجاح ولكن لو إستطعنا أن نجعلهم يواجهونا بشروط متفاوتة شروط تكون في صالحنا، حينها قد تكون الأمور مختلفة |
Orijinal anlaşmamızın şartlarına sadık kalacağım. | Open Subtitles | عليّ الإلتزام بشروط إتفاقنا الأصلي. |
Kuzenlerinden birini, barış şartlarımla birlikte Kralın Şehri'ne göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسل أحد أقربائك إلى "البلاط الملكي" بشروط السلام خاصتي |
Biz anlaşmamıza sadık kaldık. Anlaşmamızın koşullarını uygulamanızı istiyoruz. | Open Subtitles | اسمع، لقد وفينا بوعدنا، لذا نريدك أن تفي بشروط اتفاقاتنا |
Anlaşmamızın bütün maddelerini yerine getireceğime emin olabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكَ ان تستريحَ واثقاً بأنني سوف امتثل بدون شك بشروط إتفاقيتنا |