- Harikaydı. - Kaltağın Saçına ciklet yapıştı. | Open Subtitles | هذه العاهرة المتوتّرة لديها لبانه ملتصقه بشعرها. |
Saçlarını öyle yaptığı bölüme bayılıyorum. Biliyorum. | Open Subtitles | أنا أحب هذا الجزء عندما تفعل هذه الحركة بشعرها |
Mecdelli Meryem İsa'nın ayaklarını yıkamış ve kendi saçlarıyla kurulamıştı. | Open Subtitles | ماري مغدالين غسلت قدمي المسيح و نشفتهما بشعرها |
Göbek bağlarını bir çomakla kesiyor ve bebeklerin göbeğini kendi saçıyla bağlıyor. | TED | وقطعت الحبل السري بعصاة خشبية وربطت سرتيهم بشعرها |
Ne olduğunu göremiyorum çünkü saçları onu gizliyor. | Open Subtitles | لا استطيع ان ارى ما هو لانها تغطيه بشعرها |
Bu koşullarda, altın saçı, sesi ve davranışıyla Carlotta Adams, | Open Subtitles | وفى ظل هذه الظروف, قامت شارلوتا ادامز , بشعرها الذهبى, بتقليد صوتها, وطريقة تصرفاتها |
O beyaz saçlı, tatlı, yaşlı bayan mı? | Open Subtitles | الممرضة؟ أتقصد تلك الطيبة ، العجوز بشعرها الرمادي؟ |
Dağınıkken saçlarına bayılıyorum. | Open Subtitles | أنا معجبة حقاً بشعرها عندما يكون عشوائي، أتعلم ؟ |
Elspeth, boğulan kadının, saçını bir bantla arkada topladığını söylemişti. | Open Subtitles | إلزبيث" وصفت المرأة التي شاهدتها وهي تُخنق" بشعرها المسرح للخلف تحت ربطة |
Sayende Saçına yatırım yaptım ve şimdi neler oluyor bilmiyorum. | Open Subtitles | أنت أشغلتني تمامًا بشعرها و الآن لا أعرف ما يجري بخصوصه |
- Sekizinci sınıftayken Saçına sakız yapıştırmıştım ben. | Open Subtitles | 00 - لقد ألصقت علكة بشعرها عندما كنا في الصف الـ8 |
Saçına bunu yapan her hatun, hayatında dinlemek istemeyeceğim büyük bir değişim yaşıyordur. | Open Subtitles | - أي فتاة تفعل ذلك بشعرها فهي تمُر بتغيير جذري في حياتها وأنا لا أريد أن أعرفه |
Bilinen şey kayalarda oturup aynaya baktığı, ve saplantılı derecede uzun, güzel Saçlarını taradığıdır. | Open Subtitles | معروف بالجلوس على الصخر و النظر في المرآة مشهورة بشعرها الجميل الطويل إلخ إلخ |
Kadın inledi, adamın bir binicinin atın yelesini çekmesi gibi Saçlarını aniden çekmesiyle nefesi kesildi. | Open Subtitles | خضعت له و بدأ نفسها يتوقف عندما قام و بشكل مفاجئ أمسك بشعرها مثل فارس يشد شعر جواده |
Saçlarını öyle yaptığı bölüme bayılıyorum. | Open Subtitles | أحب ذلك الجزء عندما تفعل ذلك بشعرها |
Bir sürü sıkıntısı olan müşterim var bazılarınınki gerçekten saçlarıyla ilgili. | Open Subtitles | لدي زبونه لديها كل أنواع المشاكل.. و البعض من هذه المشاكل تختص بشعرها |
Bütün yapmacıklığıyla, onunla konuşup, saçlarıyla oynuyor. | Open Subtitles | تتصرف بلطافة وهي تتكلم معه وتلعب بشعرها. |
Sevimli sevimli tavırlar, konuşmalar, saçıyla oynamalar... | Open Subtitles | تتصرف بلطافة وهي تتكلم معه وتلعب بشعرها. |
saçıyla kafayı bozdu ve kesinlike mahvediyor. | Open Subtitles | إنها مهوسة بالكامل بشعرها وهي بالتأكيد تخربه |
Gemiye tek ayakkabısıyla koşarak çıkarken saçları uçuşuyordu. | Open Subtitles | , هي تجري حافية بحذاء واحد و الرياح تدفع بشعرها |
Sınıfa adımını attığı andan itibaren topuklu ayakkabısı ses çıkarırken kontrolü elinde tutan bir kadındı. Mükemmel saçları, imzası olan kırmızı dudakları, baştan aşağı canlı bir şekilde düzenliydi. | TED | منذ اللحظة التي مشت فيها نحو غرفة الصف، وطقطقة الكعب العالي، كانت امرأة مسؤولة، بشعرها الجميل، وشفتيها الحمراوتين، بمكياجها المرتب، من جبينها إلى إصبعها. |
Yarın bir yetenek yarışmasında şarkı söyleyecek ve ben bu saçı nasıl şekle sokacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | ستقومُ هي بالغناء بمسابقة المواهب غداً ولا أعلم مالذي يمكنني فعلهُ بشعرها |
Ve o kırmızı saçlı kız sana güler. | Open Subtitles | ثمّ تقوم تلك الفتاة الصغيرة بشعرها الأحمر بالنظر إليك |
Sana bir kaç en iyi arkadaş tavsiyesi vereyim. Onun saçlarına ve ayakkabılarına iltifat et. Onun köpeği seni ısırsa bile çok fazla dert etme ve... | Open Subtitles | أبدي إعجابك بشعرها وحذائها ولو عضك كلبها لا تبالغي في الموضوع |
Ülkemde savaş çıkmadığı ya da ailem ölmediği sürece bir kadının kendi saçını yapmaya vakti yoksa gerçek kadın değildir. | Open Subtitles | ... ماعاد وفاة الدولة أو موت والدي إذا المرأة ليس لديه الوقت للعناية بشعرها فهي ليست امرأة |
Saçındaki hidrojen ve oksijen miktarı kızın Boston'da yaşıyor olduğuna işaret ediyor. | Open Subtitles | تشير مستويات نظائر الهيدروجين و الأكسجين الموجودة بشعرها "بأنها كانت تعيش في "بوسطن |