| Çünkü hiçbir parmak izi için uygun yüzey alanı yoktu. | Open Subtitles | لأنه ليس لدينا منطقة سطح على أي بصمة لتأكيد تطابق |
| Birileri bir yerlerde dijital bir parmak izi bıraktı. Bulun onu. | Open Subtitles | في مكان ما، لابد أن أحدهم ترك بصمة رقمية، فأبحثوا عنها |
| Elbisenin üzerinde ki kan ile çocuğun parmak izi birebir eşleşti. | Open Subtitles | الدماء التي على قطعة الملابس و على بصمة الطفل متطابقتان تماماً |
| Bu şekilde iz bırakmıyorlar demek, çünkü o şeyleri böyle ödüyorlar. | Open Subtitles | لن يتركوا بصمة الكترونية، لأن تلك هي طريقتهم بالدفع مقابل الأشياء |
| Bazı renkler absorbe edilip kimyasal bir iz oluşturabilir, bazı renklerde bu olmaz. | TED | ربما قد يمتص بعض الألوان، مما يعطيه بصمة كيميائية، في حين أنه ربما الألوان الأخرى لن تقوم بهذا. |
| Olay yeri inceleme ekibi kontakta bulduğumuz anahtardan parmak izi çıkarmış. | Open Subtitles | تقنيو مسرح الجريمة إستخرجوا بصمة من المفاتيح التي وجدناها في المحرك |
| - Selam, Komutan. - Notta bir parmak izi mi buldun? | Open Subtitles | مرحبًا يا حضرة الآمر هل عثرتِ على بصمة على تلك الملاحظة؟ |
| Kalite Güvence teknisyenlerinden birinin beceriksizce bıraktığı bir dizi parmak izi. | Open Subtitles | أحدهم قام بسحب بصمة متروكة من قبل أحد تقنيين ضمان الجودة |
| Ve yeniden Brook Park yemek fişi veya parmak izi olmaksızın yüzlerce insanı besliyor. | TED | حقيقة. ومرة أخرى، متنزه بروك يطعم المئات من الناس بدون طبعة طعام أو بصمة اصبع. |
| Bu sorgulamayı yaparak katilin parmak izi görselinin bazı kısımlarını görüyoruz. | TED | وبفعلنا ذلك، تظهر أجزاء فقط من صورة بصمة القاتل. |
| Burada her farklı atom ve molekülün kendine özgü dizilimi var, bir parmak izi diyebiliriz. | TED | وهنا، كل ذرة مختلفة وجزيئة لها طريقة ترتيب مميزة من الخطوط بصمة, إذا صح التعبير |
| Bu yüzden kızılötesi ışıkla kırmızının optik yoğunluğunu karşılaştırmak kan damarının boyut etkisini engellemek için kimyasal bir parmak izi sağlıyor. | TED | لذا فإن تعارض امتصاص الأشعة الحمراء والأشعة تحت الحمراء يوفر بصمة إصبع كيميائية تلغي تأثير حجم الوعاء الدموي. |
| Bu esasen her dosya ve video için parmak izi. | TED | وهي بالأساس بصمة فريدة لكل ملف أو فيديو. |
| Erken bir form bir iz bırakmış, sanki dün ölmüş gibi. | TED | شكل واحد في وقت مبكر ترك بصمة ، كما لو أنه مات بالأمس فقط. |
| O yüzden ben ayak izlerini parmak izlerini ve insan olarak ne iz bırakıyorsak bunları yakalamayı düşündüm. | TED | لذا فقد فكرت سأقوم بالتقاط بصمة إبهام , بصمة قدم, أو أي أثر نخلفه نحن البشر. |
| Bir işe yaramaz. Sapında en ufak bir iz yok. | Open Subtitles | لا فائدة, لايوجد ولو جزء من بصمة على المقبض |
| Olay yerinden kaçtığını gören şahitler parmak izleri, boğuşma belirtileri var. | Open Subtitles | لدينا شهود رأوك تفر من مسرح الجريمة ..بصمة تؤكد أنكِ خنقتها |
| Bunlara ait olmayan bir sağ işaret parmağı izi vardı. | Open Subtitles | لدي بصمة تخص السبابة اليمنى لليد ولا تتوافق مع احد |
| Ama geçmenize izin vermeden önce bir parmak izine ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | لكن، أنا سَأَحتاجُ لان اتعرف على بصمة اصابعك قبل ان اسمح لفريقكَ بالعبور. |
| Köpek kapısındaki izler ve pire ısırıkları bir adamı cinayetten tutuklamaya yeter mi? | Open Subtitles | هل بصمة باب الكلاب .. وعضة برغوث يمكن أن تثبت جريمة قتل ؟ |
| Olay yerinde bulduğumuz koli bandının üstündeki parmak iziyle karşılaştırdık. | Open Subtitles | وقارناهم مع بصمة وجدناها على الشريط اللاصق من مسرح الجريمة |
| Polisler için parmak izinden daha önemli olabileceğini düşünüyorum cidden. | Open Subtitles | اظن انها حتكون اهم من بصمة الصوبع فى شغل الشرطه |
| Rüzgar için, daha fazla bir alan, ama çok daha az bir ayak izi var. | TED | بالنسبة للرياح، هناك مساحة أكبر، لكن بصمة أصغر بكثير. |
| parmak izinin bir kısmıyla eşleşen herkesin sonuçlarını aldık. | Open Subtitles | لكنها بصمة جزئية. لذا لدينا نتائج أى شخص بصمته تطابق هذا الجزء |
| Cliff Howard'ın parmak izleriyle benzerlikler bulunabilir mi? | Open Subtitles | وقد تكون مشتركة مع بصمة إبهام كليف هوارد؟ |
| Birinin birine mühür vermesi ruhunu kan yeminiyle bağlaması demektir. | Open Subtitles | ليضمن الرجل بصمة رجلاً آخر، عليه ربط الروح بقَسمِ من دم |
| Açılıp balık avladığımızdan dolayı çok küçük bir karbon ayak izi vardır. | TED | لديه بصمة كربونية صغيرة لأن علينا أن نخرج إلى البحر لنصطاد السمك. |
| Kabı ters çevirince onu yapan kişinin parmak izini gördüm. | TED | عندما قمت بقلبه، وجدت بصمة إبهام إنسان تعود للشخص نفسه الذي صنع هذا الوعاء. |