Ve yerimin sadece Batı'da ya da Afrika'da olmadığını öğrendim, ve hala kimliğimi arıyorum, ama Gana'nın demokrasiyi daha iyi uyguladığını gördüm. | TED | لقد تعلمت بأن مكاني ليس هو في الغرب أو في أفريقيا، ولازلت أبحث عن هويتي، لكني رأيتُ غانا إنشات ديمقراطية بصورة أفضل. |
Daha az çocuk düzeni bozduğunda tüm çocuklar daha iyi oldu. | TED | وبينما يثير قليل من الأطفال الفوضى فإن الجميع يؤدي بصورة أفضل. |
Suç anını daha iyi tasavvur edebilmek için kendimi sizin yerinize koyacağım. | Open Subtitles | والان حتى يمكننا النظر بصورة أفضل للجريمة سأقوم بوضع نفسي في مكانك |
Bu üç farklı element, birlikte daha iyi hissetmemiz için ışıklandırma çevresi inşa ediyor. | TED | هذه العناصر الثلاثة المتميزة ، تشكل معا بيئة الإضاءة التي تساعدنا على الشعور بصورة أفضل وراحة أكبر |
Sanırım bu bizim için cidden önemli, çünkü internetin daha iyi çalışmasını sağlıyor. | TED | وأعتقد أن هذا مهم جداً لنا، لأنه يجعل الإنترنت تعمل بصورة أفضل . |
Ve böylece dinlemenin yalnızca beklemeyle ilgili olmadığını, daha çok daha iyi soru sormayı öğrenmekle ilgili olduğunu öğrendim. | TED | ولذا فقد تعلمت أن الإستماع ليس فقط متعلق بالإنتظار، لكنه أيضاً تعلم كيف تطرح الأسئلة بصورة أفضل. |
Görüyorsunuz, Bu kıtada, biz hikayeyi daha iyi anlatabiliyoruz, çünkü şartlarla biz yüzleşiyoruz ve şartları biz görüyoruz. | TED | أنت تعلم، نحن في القارة قادرين على أن نروي القصة بصورة أفضل نظراً لأننا نواجه الظروف ونحن نرى الظروف. |
Bunu daha iyi bir pazar ? | TED | نحتاج لوضع هذه الملاحظات بصورة أفضل في السوق. |
Eğer acıyı daha iyi anlayabilirsek, belki insanların acıyla daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olabiliriz. | TED | وان استطعنا الغوص فيه وفهمه على نحو أكثر يمكننا أن نفيد الآخرين أكثر عن طريق التحكم به بصورة أفضل |
Başlangıçta sadece soru soruyorlardı yani meselemi daha iyi anlamak istiyor gibiydiler ama sonra, sanki beni yanıltmak, hataya zorlamak ister gibi sormaya başladılar. | TED | في البداية كانوا يسألونني أسئلة بدت وكأنهم فهموا وضعي بصورة أفضل وبعد ذلك بدا وكأنهم يسألونني للإيقاع بي |
Insanlar ilginc bir konuda yeni bir makaleye basliyorlar, baskalari bunu yetersiz bulunca daha iyi bir hale getirmek icin atiliyorlar. | TED | يبدأ الناس مقالا حول موضوع شيّق، ويجد آخرون أن ذلك يثير الفضول ويقفزون فيه ويساعدون في تحسينه بصورة أفضل. |
Evet, işte ana ışıklar ve artık daha iyi göreceksiniz ve uçağı da daha iyi uçurabileceğiz. | TED | بلى، على أضواء القاعة سوف نرى كل شيءٍ بصورة أفضل و سوف يكون في المستطاع تطيير الطائرة بصورة أفضل. |
Tabi ki, bu iyi bir toplumsal bilim deneyi değil, o yüzden bunu daha iyi yapabilmek için aynı deneyi sizlere daha önceden anlattığım gibi yaptım. | TED | الآن، هذه ليست تجربة جيدة في العلوم الإجتماعية، لذا فقد قمت بتنفيذ نفس التجربة بصورة أفضل كما أوضحت لكم سابقاً. |
Onu uzun süre fotoğraflamama izin verdi, ve yüzünü ışığa bile döndü sanki onu daha iyi görmemi istiyormuş gibi. | TED | لقد سمح لي بتصويره لوقت طويل نسبياً، وحتى أنه قام بتدوير رأسه تجاه الضوء، كما لو أنه أراد أن أراه بصورة أفضل. |
- Şaka yapıyor. Onu daha iyi tanıyınca çok sevecek. | Open Subtitles | سيعجبها كثيراً بعد أن تتعرف عليه بصورة أفضل |
Sen sevişmeyi daha iyi yaşatıyorsun, eğlendiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تمارسين الحب بصورة أفضل وتحبين قضاء الوقت الممتع. |
Günlüğünü saklasan daha iyi ederdin. | Open Subtitles | كان عليك أن تُخفي دفتر ملاحظاتك بصورة أفضل. |
Dur bir dakika. Ben daha iyi söyleyebilirim. | Open Subtitles | انتظر انتظر، بإمكاني أن أغنيها بصورة أفضل |
- Peki ama bir şeyler yersem söyleyecek daha iyi şeyler bulabilirim. | Open Subtitles | حسناً ، سأبلغها بما أود قوله بصورة أفضل إذا أكلتُ شيئاً |
Bir dahaki sefere duvar yerine kapıdan çıkmayı denersen daha iyi olur. | Open Subtitles | سوف أقوم بها بصورة أفضل إذا قلت ذلك خلال دخولك و ليس من خلفية المسرح |