Biz Soong'un malı pazara ulaştırmasına o da bize savaşta yardım ediyor. | Open Subtitles | نساعد سوونغ على توصيل بضاعته الى السوق هو يساعدنا في الحرب |
ancak malı elinden giden ben oluyorum. | Open Subtitles | أنني أنا الذي لايستطيع الوصول إلى بضاعته |
Dünya ne hale gelmiş bir iş adamı, kendi malını geri almak için para ödemek zorunda kalıyorsa. | Open Subtitles | عندما يجب على رجل أعمال أن يدفع ليرجع بضاعته الخاصة؟ |
Avon Barksdale her yerde seni arıyor ve sende hala onun malını çalacak kadar vakit bulabiliyorsun. | Open Subtitles | إنه يطاردك في أرجاء المدينة لكنك تجد الوقت لأخذ بضاعته |
İşte iyi bir korsan, balık satıcısı gibi mallarını satmağa gidiyor. | Open Subtitles | يمضي ذلك القرصان لبيع بضاعته الزهيدة كالبائع المتجول |
Bütün malları çalıntı olduğu için, polisi aramayacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت متيقّناً من أنه لن يستدعي الشرطة لأن بضاعته مسروقة |
Ürünlerini koruyacak birine ihtiyaç duymuş olmalı. | Open Subtitles | سيريد شخصاً كي يروِّج بضاعته شخص مثل تاجر المخدرات |
Değerleri milyonları bulan mallarının çoğu sahteydi. | Open Subtitles | معظم بضاعته كانت مزيّفة التزييف يقدّر بملايين |
Dışarda birilerinin malı kayıp ve seni bulana kadar aramayı bırakmayacaklar. | Open Subtitles | في مكان ما , شخص يفتقد بضاعته ولن يتوقف عن البحث عنك , حتى يجدك |
malı Gags'e verdiğini söyledi. Size söylüyorum, bu herif baş belası. | Open Subtitles | قال أنه أعطى بضاعته لـ (غاغز)، هذا اللعينسيسبّبلناالمتاعب،لنقتله! |
- Ya Lin malı bugün nakletmiyorsa diyorum? | Open Subtitles | (أقول فقط ماذا لو لم يكن (لين سينقل بضاعته اليوم؟ |
Zulada bok gibi malı vardı. | Open Subtitles | بضاعته كانت سيئة |
..ayrıca onun boktan malını alırsam çok daha az kazanacağım. | Open Subtitles | و لو أخذت بضاعته الضعيفة فسأجني أموالا أقل أتفهم ما أقول ؟ |
- Kimse malını isteyerek denize atmaz. | Open Subtitles | لايوجد هناك رجلا يتخلص من بضاعته برضاه |
Yero malını almak için buraya geliyor. | Open Subtitles | إن (يورو) عائد إلى الولايات المتحدة لاستعادة بضاعته |
Yeniden onun malını satmalıyız. | Open Subtitles | حتى يمكننا بيع بضاعته مرة آخرى... |
- Batı iskelesinde yeni gemiler inşa ediyorlar ve insanların mallarını pazara götürmesini zorlaştırıyorlar. | Open Subtitles | بنوا سُفن جديدة على رصيف الميناء الغربي مما يجعل من الصعب على الرجل أن يأخذ بضاعته إلى السوق |
O halde, Raees'in mallarını nerede sakladığını öğren. | Open Subtitles | في هذه الحالة، اعرف أين يخبئ رئيس بضاعته |
- malları bu temin ediyordu. | Open Subtitles | هكذا إذن يحصل على بضاعته. |
Onun bütün mallarının oradan geldiğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن جميع بضاعته تأتي من هناك. |