"بضمير" - Translation from Arabic to Turkish

• vicdanla
• vicdanın
• vicdanlı
• üçüncü
• vicdanı
• vicdanım
• vicdanının
• vicdan ile
• şahıs olarak

Borç ödenmiştir ve herkes temiz bir vicdanla çıkar gider.
هكذا يكون الدين مدفوع وكل منا يمضى بضمير نظيف0

Annemi cennetten temiz bir vicdanla huzur içinde izleyebileceğim.
وسأكون قادرا على مشاهدة أمي من السماء بضمير مرتاح وأعيش في سلام مع نفسي

vicdanın rahat olarak bunu yapabilirsin. Seni ikna etmeye çalışmıyorum.
يمكنكِ فعل ذلك بضمير حرّ، فأنا لستُ أخدعكِ في ذلك.

İyi vicdanlı insanlara ihtiyacımız var, baskıya karşı koyacak insanlara.
أعرف أنه يجبُ أن يكون لدينا أشخاص بضمير حي ممن يقفون ضد الاضطهاد.

üçüncü kişi ağzıyla konuşmayı kes ve şekerleme sepetinden istediğini al.
توقف عن التحدث بضمير الغائب واختر ما شئت من سلة البضائع

Biraz vicdanı olanlarınızın boğazından lokma geçmeyecek.
ومن كان منكم يتحلى بضمير فلن يقوى على الأكل

Böylece karılarıyla vicdanım rahat bir şekilde yatabilirim.
حتى أتمكن من النوم مع زوجاتهم بضمير مرتاح

10 yıl sonra gelip, vicdanının rahat etmediğini... babanın aslında ben olmadığımı söyledi... sadece benden para koparmak istemişti.
وجائت بعد حوالى عشر سنوات بضمير مذنب واعترفت لى انى لست الاب فقط محفظة كبيرة

Ama ben temiz bir vicdan ile ölmeyi tercih ederim.
لكني فضلت الموت بضمير نقي

Kendinden 3. şahıs olarak mı bahsedeceksin? Sinir bozucu olabilir.
هل ستتحدث عن نفسك بضمير الغائب

Jesse, mevzu hiçbir zaman temiz bir vicdanla emekli olmamla ilgili değildi.
لم يكن الأمر يتعلق بتقاعد بضمير مرتاح

Yarın Tanrı'nın huzurunda temiz bir vicdanla konuşursun.
غدًا ستتحدّث إلى الرب بضمير نقي

Dilerim hayatı özveri ve temiz bir vicdanla sizin gibi yaşarım.
اتمنى ان اعيش مثلك كى اعيش بضمير صافى

Hiç olmazsa vicdanın temiz öleceksin.
على الأقل أنت ستموت بضمير نظيف

Buralardan vicdanın rahat bir şekilde ayrılırdın belki?
أن ترحل بضمير مرتاح, ربما؟

Kısaca, vicdanlı olarak, tüm bunları bir başkasına aktaramam.
لذا لا استطيع، بضمير حي، تمرير كل ذلك على أحد آخر

Bir elinizde soğukkanlı bir katil ve... ..diğerinde vicdanlı ve düşünceli bir adam mı var?
استطاع القاتل بيد واحده ... و رجل مهذّب بضمير على الآخر

vicdanlı bir katil.
قاتلة بضمير يقظ

Kendimizi üçüncü şahıs gibi mi tanıtıyoruz?
إذاً , هل أصبحنا نشير لأنفسنا بضمير الغائب ؟

Şu anda önemli olan şey Cindy'i suçluluk hissi olmadan vicdanı rahat şekilde araman.
ما يهم الان يجدر بك الخروج الان والذهاب الى سيندي بضمير مرتاح

Yapamam. vicdanım el vermezken seni yatağa yapıştıramam.
لا يمكنني ، لا يمكنني أن أضاجعك بضمير مرتاح

Dr. Cartwright vicdanının sesini dinleyerek Peder Moore'un teybindeki ayinin görgü tanığı olarak biz başvurdu.
الدكتور كارترايت أتى إلينا بضمير حي كشاهد عيان على عملية الطرد التي في شريط الأب مور

Bu işe tertemiz bir vicdan ile girmek istemiyor musun?
ألا تودُّ مجابهته بضمير نقيّ؟

Kendinden 3. şahıs olarak mı bahsedeceksin?
÷هل ستتحدث عن نفسك بضمير الغائب