"بطريقها" - Translation from Arabic to Turkish

    • yolda
        
    • yola
        
    • çıkan
        
    Ekipler yolda ama sen çocuğu gördün gerekirse müdahale et. Open Subtitles الوحدات بطريقها ولكن إذا رأيت هذا الفتى أوقفه بأي وسيلة
    yolda da yapabilirsin. Bol vaktin var. Open Subtitles بإمكانك أن تفعل ذلك وهي بطريقها للداخل لديك الكثير من الوقت.
    Evet, o yolda. O kulüpte bana yardım ediyordu. Open Subtitles أجل ، إنها بطريقها كانت تساعدني في النادي
    Bana bir iyilik yapın. Dedektif Sullivan'ın davayı üstleneceğini ve yola çıktığını söyleyin. Open Subtitles أصنع لي معروف, أخبره أن المحققه سوليفان ستتولى القضيه وهي بطريقها الى هناك..
    Ve aniden bir tank gördü Saraybosna'nın ana caddesinde yavaşça ilerleyen bu tank önüne çıkan her şeyi devirip geçiyordu. TED وفجأة .. ترى دبابة .. تسير ببطئ على طريق سراييفو الرئيسي .. تسحق وتزيح كل شيء يقف بطريقها.
    Annem yolda, Ben onu burada bekleyeceğim. Open Subtitles إذهبوا أنتم, والدتي بطريقها إلى هنا, لذا سأنتظرها.
    Donanma da yolda zaten. Open Subtitles ووكالة الكحول والتبغ والاسلحة النارية بطريقها
    Tamam, tamam. Polis yolda olabilir, dostum. Open Subtitles حسن ، حسن ، جيد الشرطة ربما تكون بطريقها ياصاح
    Ama ben yolda olabiliceğini bilmenizi istedim. Open Subtitles لكن أريدك أن تعلم أنها قد تكون بطريقها إليك.
    O zaman bir otobüse atlaması ve ve, sizi buraya kadar takip etmesi ve yolda bir yabancıyı alması... Open Subtitles لذا , من المحتمل أنها حصلت على حافلة و تبعتكم إلى هنا , و أقلت غريباً بطريقها ؟
    Görüntülerin yolda olduğunu söylemek için TARU'yu* arıyorum. Open Subtitles اتصل بـوحدة الاستجابة للمساعدة التقنية كي اعلمهم بان الصور بطريقها اليهم
    Sağlıklı atıştırmalıklar da yolda. Open Subtitles والوجبات الصحية بطريقها للوصول
    Para yolda. Hazır olun. Open Subtitles ًوالاموال بطريقها انتظر وابق متأهبا
    Sakın kıpırdama. Polis yolda. Open Subtitles لا تتحرك الشرطة بطريقها إلى هنا
    Ufak bir kargaşa olduğunu ve müzeye doğru yolda olduğunu. Open Subtitles أنه حصل إرباك وأنها بطريقها للمتحف
    Ekip arabalarımız yolda. Open Subtitles لديّ سيّارة دوريّة بطريقها إليكم.
    Polisler yolda tatlım, tamam mı? Open Subtitles الشرطة بطريقها إليكِ ياعزيزتي, حسناً؟
    Taktik ekibi yolda. Open Subtitles الفرق الاحتياطيه بطريقها إليكم
    Ambulanslar yola çıkmış olsa bile oyunu çok iyi bir bitişle kapamanın vaktidir. Open Subtitles و أيضاً سيارات الأسعاف بطريقها إلى هنا أقول إنه حان الوقت أن ننهي لعبتنا بإنفجار
    Bir gemi, buraya geliyor, ...Hudson Körfezi Şirketi'nin bandırasıyla iki hafta önce yola çıkmış. Open Subtitles سفينة بطريقها لهنا قاصدة خليج هدسون لأسبوعين
    Belgeler yola çıktı bile. Open Subtitles تلك الوثائق بطريقها للخروج الآن
    Ve Tanrıların gazabını yine yanlarına alıp yollarına çıkan her şeyi yok ederler. Open Subtitles وهي تحمل معها غضب الآلهة مجدداً، تدمر كل شيء بطريقها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more