"بطيء" - Translation from Arabic to Turkish

• yavaşsın
• yavaşça
• yavaş
• ağır
• yavaşım
• ağırdan
• hızlı
• geç
• durgun
• yavaştı
• yavaşsınız
• yavaştır
• kesat

Bir şeytan için yavaşsın değil mi?
أنت بطيء الحركة بالنسبة لكائن شيطاني، ألست كذلك؟

Çok yavaşsın, ezik herif. Ölmeyi mi istiyorsun yoksa?
بطيء جداً, أيها الأخرق أتريد أن تموت؟

Çok yavaşsın, beni asla durduramazsın. Yere yat.
إنك بطيء جداً لن تستطيع إيقافي

Zehir vücudunda yavaşça ilerliyor... ve panzehiri sadece bende var.
يوجد سم بطيء المفعول يجري في جسمك والذي أنا الوحيد الذي أملك العلاج له

Çöküşte olan bir ülkede yaşıyorduk, yavaş yavaş çökmekte olan.
كنا نعيش هناك مع بلد في حالة إنهيار، إنهيار بطيء.

Olayları kavrama konusunda sana biraz ağır gelmiş görünebilirim ama seni gerçekten dinliyorum.
قد يظهر لك أني بطيء نوعاً ما بالفهم لكنني كنت حقاً استمع إليكِ

Yani ben burada hala yavaşım, o yüzden zahmet olmazsa...
حسنا لا زلت بطيء الفهم هنا لذا بعد أذنك ..

İşleri düzeltme konusunda çok yavaşsın. Evime bu yakın zamanda gidemiycem.
...أنت بطيء جدا ً في كشف الأمور لن أذهب الى موطني في وقت قريب

Ben alıyorum. Çok yavaşsın, toy Joe.
سآخذ هذه، أنت بطيء أيها الأبله

Güneş batmak üzere. Çok yavaşsın.
الشمس سوف تغرُب قريباً أنتَ بطيء جداٌ

Zayıfsın, moruk. yavaşsın.
أنت ضعيف أيّها العجوز أنت بطيء.

Gözlerin gördüğü halde çok yavaşsın.
بالنسبة لرجل يرى , انت بطيء مؤكدا

Dönüşlerin çok geniş,düzlüklerde çok yavaşsın.
وعندما تنعطف تكون بطيء في التعديل

Ebediyen, Apep'in bağırsaklarında kalırsın, tüm sonsuzluk boyunca yavaşça sindirilirsin.
حتى نهاية النهاية فسوف تكون ما تبقى من براز ابيب هضموا لأجل الكل،بشكل بطيء من الأبدية.

- Margaret Mitchell ve tosbağam yavaş Bob bitiş çizgisine doğru yavaşça gidiyorlar.
لذلك، مارجريت ميتشيل وبوبي البطيئ الفريد من نوعه في سباق بطيء إلى خط النهايةِ

Sevgili kardeşim, savaş yeniden başladı yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz.
عزيزتي أختي، نحن نخوض الحرب مرة أخرى التقدم بطيء ولكنه مستمر

Endişeli olduğunun farkındayım ama kansere baktığımız zaman onunki yavaş büyüyen bir çeşidi.
اسمعي، أعلم أنكِ قلقة، لكن ماوصل إليه هذا السرطان، أعني، نموه بطيء جدًا.

ağır çekimde çoklu görev, mantık dışı bir fikirmiş gibi geliyor.
‫تعدد المهام بطيء الحركة ‬ ‫يبدو وكأنه فكرة غير بديهية.‬

O kadar da keyif almıyorum. Ben çok yavaşım.
أقصد، بأنني لا أستمتع كثيرا أنا بطيء جدا

ağırdan alalım dedi sonra..çocuğu var eski eşi var..yani neden anlamadım..
و لديه ولد و طليقة ربما يريد أن ياخذ الأمور شكل بطيء و لكن

Bu düzeltme hızlı olmayacak ve biliyorum hepimiz istiyoruz ama bu yavaş bir uyanış.
هذا ليس حلا سريعا، وأنا أعلم أننا جميعنا نريد واحدا، ولكنه استيقاظ بطيء.

Biraz geç anlıyorsun galiba.
أنت حقا بطيء الفهم كما يبدو عليك أليس كذلك؟

Ama deli falan değildi, sadece tatlı, anlaşılması zor ve durgun biriydi.
لكنه لم يكن مجنون فقط لطيف وغامض و بطيء

Hâlbuki Sefelerin en parlağının değişim oranı ise çok yavaştı.
معدل تغيير السطوع سريع جدا، بينما الأشد ضياء لسيفيدس، معدل التغير بطيء.

Çok yavaşsınız. Çok yavaşsınız. Durma!
بطيء جداً , بطيء جداً لا تتوقف

İçgüdülere kıyasla bilinçli düşünce oldukça yavaştır.
وبالمقارنة مع الفطرة، فإن التفكير المتعمد بطيء.

Ve tekrar açsak bile, bence işler bir süre kesat gidecek.
وحتى بعدما نفعل اعتقد أن التقدم سيبقى بطيء لفترة