Bir adamın kızını, asistanına bulaşmaması konusunda uyarması için uygunsuz bir zaman yoktur. | Open Subtitles | حسنا لا وقت مناسب للرجل ليحذر ابنته بعدم الوقوع بعلاقة مع مساعدها المعلم |
İçimde derin bir rahatsızlık var hayatın tek düzeliğine ve sıkkınlığa kurban düşeceğime dair ilkel bir korku. | TED | كان هنالك شعور داخلي عميق بعدم الاستقرار، خوفٌ بدائي أنني سأقع ضحية لروتين الحياة والملل. |
Burada gelecekte hiç bir zaman böyle bir iftirayı tekrarlamayacağıma söz veririm. | Open Subtitles | وانا اتعهد هنا بعدم تكرار مثل تلك الافتراءات فى اى وقت مستفبلا |
-Benden sadece, seni de öldürmemem için, söz vermemi istedi. | Open Subtitles | ,قبل ثواني فقط من سحبي للزناد .عندما وعدت بعدم قتلك |
Bir şeyi görmeyi çok istediğimizde bir şekilde sonunda onu göremiyoruz. | Open Subtitles | إذا أردنا أن نكون شسيء ما سينتهي بنا المطاف بعدم رؤيته |
Gerçeği asla öğrenmeden Betsy aslında hayatını gerçeğe dayalı olmayan mutlu bir dünyada; kendine ait "tecrübe makinesi"nde yaşıyor. | TED | و بعدم معرفة الحقيقة، ستعيش بيتسي أساسا حياة ضمن آلة التجربة خاصتها، في عالم من السعادة لا يستند إلى الواقع. |
Hiçbir şeyden haberi olmadığını söyleyen yarım düzine insan var. | Open Subtitles | لدينا نصف دستة من المدنيين وجميعهم يدعون بعدم معرفتهم لشئ |
Bunu, birincil amaçları kişisel zevkleri olan, kendi kendini yok eden, ve erdemden elini eteğini çeken güvenilmez organizasyonlar gibi düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد احرزت بعدم الاعتماد على المنظمات لمن لديه هدف اسمى يبدو امتاع نفسي جسمانيا تدمير نفسي و التخلي عن كل الفضائل |
Beyin, boğazına bir şey yapmaması konusunda sinyal göndermiş olmalı. | Open Subtitles | مما يعني أن المخ يجب أن يرسلإشارة بعدم فعل شئ |
Bir adamın kızını, asistanına bulaşmaması konusunda uyarması için uygunsuz bir zaman yoktur. | Open Subtitles | حسنا لا وقت مناسب للرجل ليحذر ابنته بعدم الوقوع بعلاقة مع مساعدها المعلم |
Hepiniz bu günahkardan rüşvet almadığınız konusunda kendinize güveniyor musunuz? | Open Subtitles | هل جميعكُم واثقون للغاية بعدم أخذكِم رشواتً مِن ذاك المُتهم |
çabucak dilenen özürler ve tekrar olmayacağına dair verilen sözler. | TED | متبوعة باعتذارات ووعود بعدم تكرارها مجددًا. |
Yani benim için sahtekârlık sendromu, bilgi ve yeteneğimin fazlasıyla dışında ancak hâlihazırda durumun içinde yerleşik şekilde olmaya dair bir his. | TED | بالنسبة لي، متلازمة المحتال هي الشعور بعدم قدرتك على استيعاب موقف ما لأنه غريب عليك، بينما أنت متجذر فيه. |
Son defasında biraz laklak edecek fırsatımız olduğunda, hiç hoş karşılanmamıştık. | Open Subtitles | تبدو أنها كانت الفرصة الأخيرة لمناقشة طويلة لقد عاملتنا بعدم ترحيب |
-Benden sadece, seni de öldürmemem için, söz vermemi istedi. | Open Subtitles | ,قبل ثواني فقط من سحبي للزناد .عندما وعدت بعدم قتلك |
Gözlere zarar vermemeye çalışıyorsa o zaman onu görmeleri çok önemli. | Open Subtitles | ان كان مهتما بعدم إيذاء العينين فإذن خط النظر ما يهم |
Histeri teorisi ya da psikojenik hastalığın sorunu asla kanıtlanamıyor olması. | TED | تكمن المشكلة في نظرية الهستيريا أو الاضطراب نفسي المنشأ بعدم إمكانية إثبات صحتها. |
Buraya doğru at sürerken, çevrede bitki örtüsü olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | بينما كنت أتجول فى المنطقة قد لاحظت بعدم وجود نبات فى المنطقة |
kendini ima eden hiçbir şey söylemekle kalmadı bize yeni bilgi de verdi. | Open Subtitles | ،لم يكتفي بعدم قول شيء لعدم توريط نفسه لقد منحنا بالفعل معلومات جديدة |
Sen inşaatta daha fazla gecikme olmaz diye söz verirken İngilizce konuşmuyor muyduk? | Open Subtitles | الم نكن نتحدث يالانجليزيه الاسبوع الفائت حينما وعدتني بعدم وجود ايه تأجيلات اخري؟ |
Ground Zero'dan bahsetmek veya oraya herhangi birşey inşa etmek Beni rahatsız ediyor. Bence uzun süre böyle olacak. | TED | أشعر بعدم الراحة حيال بناء أي شيء من الأرضية صفر منذ زمن طويل |
Cerrahların parmaklarını yerine dikmesine izin vermeyerek çalışma yeteneğini de yok ediyorsun. | Open Subtitles | بعدم السماح للجراح بأن يعيد إصبعيك تجعل نفسك عاجزاً عن تأدية عملك |
Ama onun yerine, insanlar yanımdan aceleyle geçti ve Beni görmezden geldi. | TED | ولكن بدلاً من ذلك، واصل الناس طريقهم على عجل وتظاهروا بعدم رؤيتي. |
Leonardo da altın kullanımına karşı olan bir öğüt vermişti, yani o zaman tam anlamıyla bir yasaktı. | TED | ليوناردو نفسه نصح بعدم استخدام الذهب، لقد كان الأمر أشبه بلعنة في ذلك الوقت. |
Bunu söylemenin tek nedeni olayın seni rahatsız ediyor olması. | Open Subtitles | أنت تقول ذلك فقط لأنك تريد أن تشعر بعدم الارتياح |