"بعلاقات" - Translation from Arabic to Turkish

    • ilişki
        
    • ilişkisi
        
    • ilişkiler
        
    • ilişkilerim
        
    • ilişkileri
        
    Belki insanlar tek bir ilişki yaşamak zorunda değillerdir belki de birbiri ardına, farklı uzunluklardaki ilişkiler yaşamamız gerekiyordur. Open Subtitles أنا لا أعرف، ربما ليس مقدراً للبشر أن يحظوا بعلاقة عميقة واحدة ربما مقدر لنا أن نحظى بعلاقات جادة على فترات مختلفة
    Trish kaçırma olayından önce ciddi bir ilişki yaşadı mı? Open Subtitles هل سبق لتريش ان ارتبطت بعلاقات جدية قبل الاختطاف؟
    Uzun süreli bir ilişki içinde olan erkekler uyuzlaşıyorlar. Open Subtitles الرجال الذين يرتبطون بعلاقات طويلة المدى أصبح نظاماً قديماً
    Yatağımızın baş ucunda bekleyen hemşirelerin bizimle müstesna bir ilişkisi var. TED تتمتع الممرضات بعلاقات مميزه بالفعل معنا بسبب الوقت الذي قضوه بجانب أسرتنا.
    Hadi ama. Eğer öyle olsaydı kimsenin ilişkisi olmazdı. Open Subtitles اذا كان الامر كذلك فعلى النساء ان لا يدخلو بعلاقات بعد الان
    Yürümeyen ilişkilerim oldu ama değişecek. Open Subtitles لقد مررت بعلاقات لم تنجح ولكنى أعتقد أن هذا تغير
    Evet, şimdi, Söylenenlere göre, hepimiz biliyoruz ki iş arkadaşlarının bir takım seksüel ilişkileri oluyor. Open Subtitles والان ، الان وبعد طرح كل تلك الأمور نحنُ نعلم بأن زملاء العمل سيحظون بعلاقات جنسيه
    İlişki konusunda hiç de örnek alınacak biri değilsin. Open Subtitles أنت لست بالضبط نموذجا يحتذى به . عندما يتعلق الامر بعلاقات.
    Kore'ye gidip orada ilişki yaşayan pek çok evli kadın var. Ahlakının bozulduğunu ve geri dönmeyecek gibi düşün onu. Open Subtitles هنالك الكثير من الزوجات التي ذهبن إلى كوريا و إرتبطوا بعلاقات مع أشخاص أخرين
    Evet, daha önce ofiste ilişki yaşadım. Open Subtitles الأمر لايتعلق عن ذلك نعم قمت بعلاقات بالمكتب في الماضي
    Öğrencileri ve öğretmenleri romantik ve müfredat dışı ilişki yaşamamaları için korkutan kural mı? Open Subtitles تمنع الطلاب والأساتذة من أن يحظوا بعلاقات رومانسية خارج الإطار المعتاد
    Ama bir içki içmiştim arkadaşların benimle dalga geçiyorlardı, çünkü hiç tek gecelik ilişki yaşamamıştım. Open Subtitles لقد تناولت كأساً واحدة، وكانت صديقاتي تضايقنني لأنني لم أقم أبدا بعلاقات عابرة.
    Kimlerin ilişki içinde olduğunu, gittikleri yere ve kaldıkları zamana bakarak çözmeye uğraşarak. Open Subtitles معرفة من يقوم بعلاقات غرامية بالإستناد إلى مكان ذهابهم، في أي ساعة ولكم من الوقت.
    Şimdi Bay Florrick'in kendi evinde Amber Madison ile seks ilişkisi oldu mu? Open Subtitles الآن سيد فلوريك هل سبق لك و أن قمت بعلاقات جنسية مع آمبر ماديسون في منزلك؟
    Bay Nash'in mükemmel bir ajan ve sizlerle kişisel bir ilişkisi olmasının yanında günümüz üretimi teknolojilerine karşı bir uzmanlığı var. Open Subtitles حسنًا، بعيدًا عن كونه عميلاً ممتازًا، وبالإضافة لتمتعه بعلاقات شخصية معكما، السيد (ناش)، لديه خبرة في تقنيات الجيل الحالي
    Ben tam olarak uzun süreli ilişkiler kurmuyorum Open Subtitles في الحقيقة لست من النوع الذي يفضل الإرتباط بعلاقات ٍ جدّية
    Tanrım, etrafım yeni ilişkiler ve mutluluklarla dolu. Open Subtitles يا الهي انا محاط بعلاقات جديدة هنا والسعادة, مقرف
    Bu yüzden erkeklerle iyi ilişkiler kuramıyorum. Open Subtitles لذا لا أقوم بعلاقات جيدة مع الرجال
    Krallarla iyi ilişkilerim var. Open Subtitles إننى أحظى بعلاقات جيدة مع الملوك
    İyi ilişkilerim oldu, kötü ilişkilerim de. Open Subtitles مررت بعلاقات جيدة ومررت بأخرى سيئة
    Sizinki gibi bir durum yakın ilişkileri zorlaştırıyordur. Open Subtitles أعتقد أن حالة كحالتكِ تعجل الإنخراط بعلاقات حميمية أمر صعب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more