Sanırım insan artırma çağı, sanal ve düşünsel olduğu kadar fiziksel dünyayla da alakalı. | TED | أعتقد أن عصر التطور البشري بقدر ما هو حول العالم المادي بقدر ما هو حول العالم الإفتراضي الفكري. |
Fiziksel bir aktivite olduğu kadar kişisel bir ifade yanı da var. | TED | إنه تعبير عن الذوق بقدر ما هو نشاط بدني. |
Bunun teknik olduğu kadar felsefik bir gelişme de olduğu için işin hem felsefi hem de teknik boyutuyla ilgilenmeye çalıştık. | TED | ولأنه بقدر ما هو تقدم علمي فهو تقدم فلسفي للمعارف الانسانية، حاولنا التعامل مع المسائل الفلسفية والجوانب الفنية في آن واحد. |
Onun bildiği kadarıyla, Manhattan Projesi IRT'de sızdıran bir tünelle ilgili. | Open Subtitles | بقدر ما هو معني بمشروع مانهاتن |
Onun bildiği kadarıyla Anne'yi sen öldürdün. | Open Subtitles | بقدر ما هو معني، بأن قتلت "آني" |
Hata sizin olduğu kadar benim de. | Open Subtitles | الخطأ خَطأي بقدر ما هو خطأكم الألسن التافهة |
Onunla daha öncede işim oldu. Çirkin olduğu kadar aptal. | Open Subtitles | لقد تعاملت مع هذا الشخص من قبل انه غبى بقدر ما هو قبيح |
Senin olduğu kadar benim de köpeğim. | Open Subtitles | انه بقدر ما هو لك لي لذا اخذت نصف الارباح |
Latif sizin olduğu kadar bizim hükümetimizinde düşmanı, efendim. | Open Subtitles | لطيف بقدر ما هو عدو لحكومتنا كما هو لك ، سيدي. |
Sizin için olduğu kadar benim için de gizemli | Open Subtitles | إنه فقط لغز بالنسبة لي بقدر ما هو بالنسبة لكم |
Bu yüzden böylesi bir tören ciddi olduğu kadar canlandırıcı da. | Open Subtitles | وهذا هو سبب مناسبة كهذه... هو تقدير بقدر ما هو رسمي |
Tesla zeki olduğu kadar deli diyorlar. | Open Subtitles | لقد قالوا بأن تيسلا مجنون بقدر ما هو عبقري |
900 sayfalık bir kitaptan bahsediyoruz, zorlayıcı olduğu kadar gariptir ve uyuyan bir kızın ağzından çıkan minik bir insan sürüsünü ve Alma çoban köpeğinin patlama nedenini | TED | نحن نتحدث عن كتاب من 900 صفحة هو غريب بقدر ما هو قهري، ويعرض مشهدا مناخيا يبرز فيه حشد من الأشخاص الصغار من فم فتاة نائمة ويسبب في انفجار راع ألماني. |
Basit ve sade olduğu kadar savurgan ve karmaşıktır. | TED | فهو سخي و مركب بقدر ما هو بسيط و صغير |
Bunu kendim için olduğu kadar senin için de yaptım. | Open Subtitles | أنا فعلت هذا لنفسي بقدر ما هو لك |
Daha sonra Yuri'de Julia'ya çözümün kendinin olduğu kadar onun da olduğunu söyleyerek teşekkür etti. | Open Subtitles | قائلاً أن الشرف لها بقدر ما هو له. |
Fiziksel olduğu kadar manevi de. Nerede yaşadığını biliyor musun? | Open Subtitles | إنه شيء روحاني بقدر ما هو مادي |