"بكثرة" - Translation from Arabic to Turkish

    • fazla
        
    • sık
        
    • sürü
        
    • kadar çok
        
    • pek
        
    • oldukça
        
    • bol
        
    • bolca
        
    Ve aklıma gelen ilk şey, ihtiyacın asla değişmediği, ama ilişkilere uyguladığımız yolların ve içeriğinin çok fazla değişime uğradığı. TED ولهذا إذاً كان أول شيء أفكر به بأن الحاجة لا تتغير، ولكن المضمون والطريقة التي نُخضِع بها علاقاتنا تتغير بكثرة.
    ve muhtemelen şu anda çok fazla seks yapmıyor, ama neden prezervatif kullanmak isteyebileceğinizin nüfus içindeki bir hatırlatıcısı. TED وهو لايمارس الجنس الان بكثرة على ما يبدو ولكنه تذكير لعامة الشعب لماذا يتوجب عليه ان يستخدم الواقيات الذكرية
    Evet ama yani, bebek yolda, burayla pek fazla ilgilenemeyeceğim. Open Subtitles نعم ، ولكن عندما ياتى الطفل لن اكون متواجدة بكثرة
    Eskiden daha sık yapardık ama şu sıralar çok yoğunuz. Open Subtitles حسنا، أعتدنا على فعل هذا بكثرة ولكننا قدأصبحنا مشغولين مؤخرا
    Kafasında bu çılgın fikirlerden bir sürü vardı ama konuyu hiç evliliğe getirmemişti. Open Subtitles ، كانت تراوده تلك الأفكار الجامحة بكثرة . لكنّه، لم يمضي قدماً بالزواج
    O kadar çok kullanıyoruz ki, sonunda anlamlarını yitiriyorlar. Open Subtitles نستعملها بكثرة ، بسهولة إلى أن تفقد معانيها
    O kitap, umudun simgesi. Yeraltı Dünyası'nda ise umuttan pek fazla yok. Open Subtitles ذاك الكتاب تجسيدٌ للأمل، والأمل غير متوفّر بكثرة هنا في العالَم السفليّ
    Ben ortalama maaşın 1.000 kat fazlasını kazanıyorum, ama 1.000 kat fazla şey satın almıyorum, değil mi? TED أن أجنى ضعف متوسطي الأجور 1000 مرة ولكنني لا أشترى أشياء بكثرة بمعدل 1000 مرة أليس كذلك؟
    Daha fazla şey yapmaya o kadar takıntılıyız ki en önemli şeyi kaçırıyoruz. TED لقد أصبحنا مهووسين بكثرة الإنجاز والإنتاجية لدرجة أننا أغفلنا أهم شيء.
    Geceleri, yapraklarını kıvırırlar ve hareketliliği azaltırlar, ve gündüzleri, yaprakların açıldığını ve-- çok daha fazla hareketlilik olduğunu görebilirsiniz. TED وهي اثناء الليل تقوم بإغلاق اوراقها وتقلل الحركة واثناء النوم تقوم بإعادة فتح الاوراق وتتحرك بكثرة
    Eğer akıllıysan, eğer çeneni kapalı tutup daha fazla karışmazsan... bir sürü paran olur. Open Subtitles لو كنتى ذكية , فأبقي فمك مغلقاً و لا تتطفلي و ستنالين المال بكثرة
    Susturucuyu çok fazla kullanırsan, şuraya bir parça bez koymalısın. Open Subtitles كما ترين عندما تستخدمين كاتم الصوت بكثرة عليك أن تضعي قطعة من القماش هنا
    Daha fazla hoşuma gidecek ve daha fazla kullanabileceğim bir şeyle değiştirmek daha iyi değil mi? Open Subtitles اليس من الاحسن ان ابدله بشئ احبه واستخدمه بكثرة ؟
    Afrika'daki ülkelerin çoğu kuraklık ve sellerden acı çeker. Ve bunlar iklim değişikliği yüzünden daha sık meydana gelmeye başladı. TED غالباً ما تعاني الدّول في أفريقيا من الجفاف والطوفان و الأمر يتكرر بكثرة بسبب تأثيرات تغير المناخ
    Birkaç hafta önce bu sıralar haberlerde ne yazık ki daha sık adı geçmeye başlayan Walter Reed'e götürdük. TED قبل اسبوعين حملناه إلى والتر ريد الذي ولسؤ الحظ أن الاخبار تتناقل سيرته بكثرة هذه الايام
    Komiktir çünkü geri kalanımız oldukça sık ve iyi bir şekilde işgal ediyor. TED إنه شئ طريف لأن بقيتنا يشغلونه بكثرة وبإجادة.
    Gizlice kaçmış ve belli ki bir sürü şey kullanmış. Open Subtitles و لقد تسللت وعلى ما يبدو انها قد تعاطت بكثرة انا اسف جدا هيا آلي هيا انتهت الحفلة
    Bu sırada kimsenin satamadığı kadar çok dondurma satmıştı . Open Subtitles بعدها بدأنا نبيع آيس كريم بكثرة أكثر من أي شخص على هذا الكوكب
    Bunları hala epey sıkça kullanıyoruz, çünkü çok sağlamlar ve yapıları da oldukça basit. TED ولانزال نستخدمها بكثرة ، لأنها متينةٌ جداً وهي آلات صغيرةٌ نسبياً.
    Ve ellerinde yeterince kaynak olmadığından... ellerinde bol miktarda bulunan şeylerle ödeme yapıyorlar. Open Subtitles وبما أنهم ينقصهم التمويل فإنهم يدفعون بما هو متوفر لديهم بكثرة
    Bu, bizim burada bolca sahip olduğumuz üç şeyle gerçekleşiyor. TED يتم ذلك من خلال ثلاثة أشياء موجودة بكثرة عندنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more